Page 355 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 355
336 7. Hukuki Muhakeme Yöntemleri
5. Kanunun amacı ise kanunun “özel” davalardaki anlamlandırmasında belirleyicidir.
Bundan söz açılmışken, bu yöntemin Amerika’da bir muadili bulunmaktadır; karşılaştırma için:
Hart ve Sacks 1958, 1153: “kanun yorumcularının, açıkça uygulanabilirlik (ve uygulanamazlık)
durumlarının ardındaki amacı ayırt etme ve hem bu amaçla hem de bu durumlarla tutarlı sonuç-
lara varma çabasıyla, uygulama konusunda şüphelerin bulunduğu davaları çözüme kavuşturaca-
ğı beklentisi”. Ancak Hart ve Sacks “açıkça uygulanabilirlik durumlarının ardındaki amacı” be-
lirlerken, Ekelöf’ten farklı bir nedenlerin öncelik sırası varsaymaktadır: Hart ve Sacks’a göre,
kanunun dilsel anlamının ilgisi (elbette tamamen ilgisiz olmamakla birlikte) daha az öneme sa-
hiptir.
Ekelöf şu örneği vermektedir (1958, 110 ve devamı). Yargılama Usul Kanunu’nun 45. kısmının
5. maddesinin 1. fıkrasında şöyle denilmektedir: “Hazırlanmış olan bir iddianamede değişiklik
yapılamaz. Bununla birlikte, mahkemece polis soruşturması ve diğer koşullar dikkate alınarak
değişikliğin uygun görülmesi hâlinde, savcı, aynı sanık hakkındaki iddianamenin kapsamını,
başka bir suçu içerecek şekilde genişletebilir.”
Şimdi birkaç kişinin birlikte gerçekleştirdikleri bir dizi hırsızlık eylemi için yargılandı-
ğını varsayalım. Bu kişilerden biri sadece bir hırsızlığa katılmaktan yargılanmaktadır.
Ancak savcı, duruşmadan hemen önce söz konusu kişinin artık bu hırsızlıktan değil,
diğer hırsızlıklardan birine katılmaktan yargılanacağı şekilde iddianamede değişiklik
yapar. Sanık suçunu itiraf etmektedir ve suçun başka delilleri de vardır. İddianamede
böyle bir değişiklik yapılmasına izin verilir mi? Kanunun lafzı böyle bir sonuca varmak
için hiçbir destek sağlamamaktadır. İddianamenin yalnızca “kapsamının genişletilmesi-
ne” izin verilmekte, değiştirilmesine ise izin verilmemektedir. Bununla birlikte,
Ekelöf’ün yöntemi farklı bir sonuca varmaktadır: Önce hükmün olağan davalarda ne
gibi etkilere yol açtığını sorar. Birisi bir suçtan yargılanmakta ve daha sonra buna ek
olarak başka bir suçtan yargılanmaktadır. Her iki suç da aynı mahkemede görülmekte-
dir. Sürece müdahil olan tüm taraflar, iki ayrı muhakeme sürecinin gerektireceği zaman
para ve çaba bakımından tasarruf sağlamaktadır. Ekelöf, böyle bir tasarrufun, kanunun
amacı olarak görülmesi gerektiğini düşünmektedir. Son olarak, yukarıda bahsettiğimiz
“özel” davaya geri dönerek, bir kişinin belirli bir suç yerine başka bir suçtan yargılansa
dahi, bunun da aynı tasarrufu sağlayacağını belirtmektedir. Sonuç olarak, bu davada
iddianame değişikliğine izin verildiği kabul edilmelidir.
7.5.5 Ekelöf’e Göre Kanunların Amaçsal Yorumu. Kesinlik Sorunu
Ekelöf’ün yönteminin üç avantajı vardır.
1. Kanunun amacını dikkate almaktadır. Gerçekten de “[...] bir kanunun amacını dikka-
te almadan bu kanunda sade bir anlam bulan herhangi bir hukuki görüş, küçümsen-
mekten başka bir yaklaşımı hak etmemektedir” (Hart ve Sacks 1958, 1157).
2. Bu, olağan ve “özel” davaların benzer şekilde ele alınmasıyla sonuçlanarak, adaleti,
genelliği ve böylece muhakemenin tutarlılığını desteklemektedir. Bu şekilde, somut
bir davayı karara bağlayan bir kişinin, bir dizi varsayımsal davaya atıfta bulunması
gerekmektedir. Bu tür değerlendirmeler genellikle hukuki muhakemede son derece
önemli görülmektedirler.
3. “Özel” davalarda alınan kararları sofistike nedenlerle destekler. Sonuç olarak, Des-
tekleyici rasyonellik ve dolayısıyla tutarlılık gereksinimine uygundur.