Page 164 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 164
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
sonra herhangi başka bir önerme imkanını tam olarak engellemeyi
amaçlayan pragmatik değerlerle 395 karakterize edilir. Ancak bir dil
oyununu tanımlayan bu (önermeleri) birleştirme kuralları doğa yasala-
rı değildir, dilsel eylemin geleneksel ve kurumsal olarak pekiştirilmiş
sonuçlarıdır. Bu nedenle, dil oyunları dilsel eylemde hem değiştirilebi-
lir hem de onaylanabilirler.
Dilde kurulan bu tür bağların mutlaka iktidar işlevli olması ge-
rekmez, ancak kanuna bağlılık örneğinde olduğu gibi, devlet iktidarı-
nın (Staatsgewalt) uygulanmasını tartışılabilir ve kontrol edilebilir
kılmaya da hizmet edebilir. Dolayısıyla, metinde belirtilen hazır hu-
kuk normunun pozitivist teorisi terk edildiğinde, yargısal bir karar
alma sürecinde elde edilen her neticenin de haklı olduğu sonucu çık-
maz. Daha ziyade kanuna bağlılık norm metni ile somut bir kararın
özet niteliğindeki esas cümlesi arasında bağlantı kurarken, hukuk çalı-
şanının belirli bir hukuki argümantasyon kültürünün standartlarına
uymasını gerektirir. Bu bağlantı kurallarını teyit etmek için gerekli
olan uzlaşma iradesi md. 97 I GG uyarınca anayasanın geçerlilik saha-
sında hakimler için de bağlayıcıdır 396 . Dilsel kombinasyonların çok
çeşitli olasılıkları karşısında ölçülen kurallar, öngörülebilirlik ve kont-
rol edilebilirlik amacından yola çıkarak belirli pragmatik değerlerin
önünü kesmeleri bakımından düzenleyicidir. Öte yandan, bunlar hu-
kuk devletinin normatif koşulları altında hukuka uygun bir kararın
alınmasına vesile olması beklenen bir dil oyununun kurucu unsurları-
dırlar.
Dolayısıyla pozitivizmin eleştirisi hareketi, kural şüpheciliği ve
kanuna bağlılığı reddetmesiyle birlikte sonlanmaz kanuna bağlılık
395 Pragmatik değerler kavramı için bkz.: Lyotard, Das postmoderne Wissen, 1986,
s. 14; geçerli kılma (“Validierung”) için bkz.: Lyotard, Der Widerstreit, 1987, s.
41, 59, 62, 69, 84, 91, 101, 110, 227.
396 Kanuna bağlılık ve yargısal faaliyet yükümlülüğü hakkında bkz.: Friedrich
Müller, ‘Richterrecht’, 1986, s. 51, 7l.
162