Page 323 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 323

304                                              6. Hukukun Kaynakları Doktrini

                         derinlemesine incelemek için çok daha az zamanı vardır (karşılaştırma için: Hellner
                         1988, 89).
                            Hukuk düzeninin çeşitli bölümleri arasındaki farklılıklar da önemlidir. Örneğin deniz
                         hukuku gibi uluslararası iş birliğine karşı özellikle duyarlı olan bazı hukuk dallarında
                         yabancı hukukun rolü sürekli olarak artmaktadır.
                            Çeşitli hukuk düzenleri arasındaki farklılıklara da dikkat edilmesi gereklidir. İsveç’te
                         bazı İskandinav kanunlarının ve kararlarının otoritesini tanımak son derece akla yatkın-
                         dır. Bunlar elbette İsveç’te bağlayıcı değildir ancak saygın bir Danimarka, Finlandiya,
                         İzlanda veya Norveç mahkemesinin belirli bir karar vermiş olduğu gerçeğine bir miktar
                         önem verilebilir.
                            NJA (1966 s. 210) davası, fabrikaya elektrik temin eden bir kabloda kesinti yaşanması üzerine
                            fabrika sahibinin tazmin edilmesi hakkıyla ilgiliydi. Yüksek Mahkeme, oy çokluğu ile verdiği
                            kararda, Norveç Yüksek Mahkemesinin kararıyla kelimesi kelimesine aynı olan bir ilkeyi ifade
                            etmiştir (karşılaştırma için: Hellner 1988, 90).
                         Örneğin  Alman  davalarıyla  ilgili  olarak  söz  konusu  hukuk  sistemleri  arasındaki  bazı
                         farklılıklar nedeniyle sorun biraz daha zordur. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri vb.
                         ülkelerdeki Anglo-Sakson hukuk sistemi, İsveçli hukukçular tarafından bilinenden çok
                         farklı  bir  kavramsal  donanıma  sahip  olduğu  için  bu  bağlamda  daha  az  uygulanabilir
                         niteliktedir. Dolayısıyla karşılaştırmalı hukuk alanında ileri düzey çalışmalar yapılma-
                         dan, bu hukuk sistemlerine İsveç hukuku temelinde gerçekleştirilen hukuki muhakeme
                         ile ilgili herhangi bir otorite tanımak kolay değildir.
                            Yine de bazı istisnalar bulunmaktadır. Bu konuda Jan Hellner aşağıdaki örneği vermiştir. NJA
                            (1987 s. 692) davası, ihmal sonucunda bir taşınmaz için ederinden çok daha yüksek bir değer
                            biçmiş olan değerleme uzmanının sorumluluğuyla ilgilidir. Yüksek Mahkeme muhtemelen, İs-
                            veç’teki karardan kısa bir süre önce çıkan bir kitapta tartışılan İngiltere’deki Hedley Byrne da-
                            vasında (1964 A. C. 465) verilen karardan etkilenmiştir.



                         6.9  Kanun Tasarıları ve Eskiden Yürürlükte Olan Hukuk

                         6.9 Kanun Tasarıları ve Eskiden Yürürlükte Olan Hukuk
                         Hukuki  muhakemede  kanun  tasarıları  dikkate  alınabilir.  Hiçbir  zaman  yürürlükteki
                         hukuk hâline gelmemiş kanun tasarıları bile bazen büyük önem taşır. İsveç’te Richert’ın
                         1826’da genel medeni kanun ve 1832’de genel ceza kanunu ile ilgili yaptığı öneriler,
                         nesiller boyunca İsveç yargı uygulaması ve mevzuatı üzerinde etkili olmuştur (Hafström
                         1969, 207 ve devamı).
                            Tekliflerdeki daha teknik noktalar, neredeyse en baştan itibaren hukuki yorumlama üzerinde et-
                            kili olmuş, ilke ile ilgili konuları içeren değişiklikler ise doğal olarak (bazı durumlarda çıkarıl-
                            ması yüz yıldan uzun sürmüş olan) yeni mevzuatı beklemek durumunda kalmıştır. Medeni ka-
                            nun teklifinde ifade edilen üst mahkemeler ve Yüksek Mahkemeler nezdindeki yargılamaların
                            da halka açık ve kısmen de sözlü olması gerektiği fikri ilk olarak, 29 Mayıs 1936 tarihli, Yargı-
                            lama Usul Kanunu’ndaki bazı hükümlerde değişiklik yapılmasına dair Kanun ile yürürlüğe gir-
                            miştir (Hafström 1969, 221).
                         Aşağıdaki olgusal gerçekler kanun tasarılarının bu rolünü açıklamaktadır.
                         1.  Elbette kanun tasarılarını destekleyen somut dayanaklar da dikkate alınabilir. Tüm
                            nedenlerde olduğu gibi muhakemeyi daha tutarlı hâle getiriyorsa değerlidir.
   318   319   320   321   322   323   324   325   326   327   328