Page 183 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 183
164 4. Ahlaki ve Hukuki Muhakemenin Nihai Gerekçesi
sonuca varmalıdır. Bu tür açmazların yalnızca ilk bakışa dayalı değil kesin olduğunu
düşünen bir ahlak felsefecisi, ahlaki düşüncenin tartma ve dengeleme ile yakından bağ-
lantılı olduğu yönündeki görüşümü paylaşmaz. Yerleşik bir hukuk kuralı, örneğin bir
kanun hükmü de birinden imkânsızı yapmasını talep edebilir. Ancak bu talep yalnızca
ilk bakışta hukuki bir yükümlülüktür. Karşılık gelen her yönüyle düşünülmüş yükümlü-
lük, hukukun ortaya koyduğu çelişkili taleplerin tartılması ve dengelenmesinin bir so-
nucudur.
Mantık dışı olan “zorunlu” ve “iyi” görüşünün aleyhindeki bir başka neden, bu söz-
cükler ile istekler, hedefler ve niyetler arasındaki bağlantıdır. Eğer belirli bir kişi (A),
x’in her yönüyle düşünüldüğünde içtenlikle iyi olduğunu iddia ediyorsa, o zaman (x ile
bağdaşmayan başka bir şey daha da iyi değilse) x’in var olmasını kesin olarak (sadece
ilk bakışta değil) istemeye eğilimlidir. Daha sonra eğer A, x’in iyi olduğunu içtenlikle
iddia ediyorsa ve aynı zamanda x’in iyi olmadığını içtenlikle iddia ediyorsa, o zaman,
karşılıklı olarak çelişkili “x vardır” ve “x yoktur” önermelerinin doğru olmasını kesin
olarak istemeye de eğilimlidir. Ancak bu önermeler, aynı anda doğru olamaz (karşılaş-
tırma için: ör. Moritz 1954, 95 ve devamı; Alchourrón ve Bulygin 1981, 106 ve deva-
mı). Bunun nedeni “değil” gibi mantıksal bağlaçların anlamıdır. Uyumsuz hedefler,
aynı anda gerçekleştirilemez. Sonuç olarak, mantıksal olarak uyumsuz (karşılıklı olarak
çelişkili), kesin ve sonuçta her yönüyle düşünülmüş (yalnızca ilk bakışa dayalı olma-
yan) değer ifadelerini dile getirmek anormaldir.
Burada “istemek”, “amaçlamak” ve benzeri kavramların “kesin olarak istemek”,
“kesin olarak amaçlamak” vb. anlamlarına gelen, makul bir yoruma sahip olduğunu
varsayıyorum. Öyleyse şu doğrudur: Eğer bir kişi bir şeyin imkânsız olduğunu biliyor-
sa, o zaman bu kişinin bunu kesinlikle istemesi anormaldir.
Ancak bu tür sözcüklerin yalnızca “ilk bakışta niyet etmek” vb. anlamına geldiği şeklinde başka bir
yorum da makuldür. Bu özellikle, “istemek” yerine “dilemek” gibi sözcüklerin (örneğin “Bunun
imkânsız olduğunu bilsem de Albert Einstein’dan daha zeki olmayı dilerdim.”) kullanıldığı durum-
larda geçerlidir. Bu ifade, kesin bir dileği değil, ilk bakışa dayalı bir dileği ifade eder.
Eğer kavramsal bir anormallik yaratılmak istenmiyorsa, mantıksal/dilsel rasyonelliğin
taleplerini ihlal eden değer ifadeleri içtenlikle dile getirilmemelidir.
4.4.3 Pratik İfadeler Neden Yüksek Düzeyde Tutarlı Olmalıdır? Bazı
Kavramsal Nedenler
Pratik ifadeler neden esas/destekleyici rasyonel olmalıdır? Özellikle, neden hukuki
muhakeme içerisinde formüle edilen değer ifadeleri ve norm ifadeleri (örneğin “Tazmi-
nat Sorumluluğu Kanunu iyi bir kanundur” veya “Tazminat Sorumluluğu Kanunu’na
uyulması zorunludur”) yüksek düzeyde tutarlı bir dizi ifadeye ait olmalıdır?
Bu sorunun yanıtlarından biri dilin bazı özelliklerine dayanmaktadır ve bu nedenle
Alexy’nin bakış açısı anlamında bir “tanımlayıcı gerekçe”ye benzemektedir; karşılaş-
tırma için: aşağıdaki bölüm 4.4.4.
1. Kişinin belirli bir pratik sorunla ilgili norm ve değer ifadelerini tutarlı bir bütün
hâlinde düzenleyebilmesi, bu sorun hakkında yoğun ve kapsamlı bir şekilde düşüne-