Page 300 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 300

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            “Saat örneğinde” bu durumun sanığın başına gelmesi riski vardır. Sanık,
                        satın aldığı saatin çalıntı olduğunu kesinlikle bilmediğini ve − eğer bilseydi
                        −  ona  dokunmayacağını  söylediğinde,  sorgu  hâkimi  buna  karşı  basitçe  şu
                        cevabı  verir:  “Bay  M.,  buna  inanmıyorum.”  Bu  cevap  da  olası  sonuçları
                        bakımından  oldukça  endişe  vericidir.  Sanık,  hâkimin  reddine  karşı  kendi
                        olay  örgüsünü  kabul  ettiremezse,  bunun  sonunda  hırsızlık  suçu  yerine  suç
                                                                   365
                        eşyasının satın alınması suçu gündeme gelebilir.  Bu nedenle sanığın hara-
                        retle  ve  belli  ki  tedirgin  bir  şekilde,  kelimeleri  bulmakta  zorlanarak  kendi
                        versiyonunda ısrar etmesi şaşırtıcı değildir: “Evet, evet, ben-, bu ama böyle
                        oldu.”

                            O halde, sanığın saati masum bir şekilde mahkûm arkadaşından aldığı
                        doğru mudur? Eğer öyleyse, hâkimin özetleyici formülasyon şeklinde açıkça
                        ortaya koyduğu gibi, nihai olarak buna dair sadece sanığın “sözü” mevcutsa,
                        suçsuzluk neye göre ölçülebilir: “Siz, saati çalmadığınızı söylüyorsunuz; siz,
                                                        366
                        saati satın aldığınızı söylüyorsunuz.”  Hâkim ve sanık, her ikisi de asıl me-
                        selenin en azından bunun bir gerçek olarak “kayda geçirilmiş” olduğu nokta-
                        sında, sanığın da buna uygun olarak basit bir “evet” ile onaylamasından an-
                        laşıldığı gibi, hemfikirdir. Eğer sanık, kendi olay örgüsüne şüphe düşürmek
                        istemiyorsa başka nasıl davranabilir ki? Fakat hâkim bundan faydalanır ve
                        esaslı bir karşı atakta bulunur: “Benzer bir altın saat. Birkaç gün sonra. Ama
                        bu saatin başka birinin çalmış olabileceği bir saat olduğunu bilmiyordunuz.”
                        Gerçekten öyle olsa dahi, sanık, inandırıcılığının ve bulgunun kesin olarak
                        tespiti  lehine,  belirleyici  cümleyi  kendi  ifadesinde  yeniden  onaylamalıdır:
                        “Hayır, ben bunu bilmiyordum.” Hâkimin yukarıdaki ifadesinde sanığa açık-
                        ça “inanmadığını” belirttiği şey de tam olarak budur.
                            O halde hâkim kendi açısından, tek başına sanığın “gerçekte” nasıl dav-
                        ranmış olabileceğini biliyor mu? Nereden (biliyor)? Yine şüphesi noktasında
                        elinde yalnızca sanığın (kendi) “sözleri” yok mu ve bu nedenle söze karşı



                        365   Bu örneğin yorumlanmasına dair ayrıca bkz. Hoffmann, a.g.e., 1983, s. 105.
                        366   Löschper’in  yaklaşımı için bkz.  Löschper, Bausteine für eine psychologische
                            Theorie richterlichen Urteilens, 1999, s. 237. Yazar tarafından vurgulanmıştır.

                        298
   295   296   297   298   299   300   301   302   303   304   305