Page 132 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 132

BÖLÜM 7


                               HEDEF KİTLENİN GENİŞLETİLMESİ




                                   “Kendiniz için yazdığınız tek bir şey varsa o da alışveriş listesidir.”
                                                                         (Umberto Eco, On Literature)
                         Bir partner, eş veya arkadaş tarafından yazılmış bir alışveriş listesini yorumlamaya çalışan
                         herkes  Eco’nun  gözleminin  doğru  olduğunu  bilir.  Yazmak,  özellikle  de  gerekçeli  karar
                         yazmak, başkaları için yapılır. Gerekçeli kararda gerekçeler belirtilirken okuyucunun bir
                         hukukçu mu yoksa bir genç suçlu mu olduğuna bakılmaksızın hâkimlerin iletişim kurma
                         sorumluluğu  vardır.  Birçok  davada  taraflar  hukukçu  değildir,  bazılarında  ise  neredeyse
                         okumayı bile bilmezler. Yine de adalet sisteminin temel bir amacı toplum tarafından erişi-
                         lebilir olmaktır. Binnie J.’in ifadesiyle, yargılamayı yapan mahkemeler “ancak kararların-
                         daki  gerekçelerin  toplum  ve temyiz  mahkemeleri  için şeffaf  ve  erişilebilir  olması  duru-
                         munda doğru bir şekilde dikkate alınabilir” [R. v. Sheppard, (2002) S.C.J. No. 30, (2002)
                         1 S.C.R. 869, 2002 SCC 26, paragraf 15 (S.C.C.)]. Bu, hâkimlerin yalnızca hukuki argü-
                         manlarının  niteliğini  değil  aynı  zamanda  nasıl  yapıldığını  da  dikkate  almaları  gerektiği
                         anlamına gelmektedir.
                           Hâkimler, sadece açık değil, ikna edici veya en azından inandırıcı olmalıdır. Bu, iletişimi iş
                         birlikçi bir şekilde, okuyucuları ise metinlere kendi kişisel geçmişlerini sunan, anlamın oluştu-
                         rulmasındaki aktif katılımcılar olarak düşünmeleri gerektiği anlamına gelir. Hedef kitle kavra-
                         mı  somutlaştırılmalıdır.  Bu  davadaki  en  önemli  okuyucu  tam  olarak  kim?  Bu  okuyucunun
                         sosyal sınıfı, toplumsal cinsiyet kimliği, etnik statüsü, eğitim geçmişi, cinsel yönelimi, yaşı ve
                         daha  fazlası  hakkında  ne  biliyorum?  Yirminci  yüzyılın  en  büyük  retorikçilerinden  biri  olan
                         Kenneth Burke’e göre ikna, sempatik özdeşleşmeye bağlıdır: “Bir adamı ancak onun dilini,
                         konuşma,  jest,  tonlama,  düzen,  imge,  tutum,  fikir  ile  konuşabildiğiniz,  tarzınızı  onunkiyle
                         özdeşleştirebildiğiniz ölçüde ikna edebilirsiniz.” [A Rhetoric of Motives (Berkeley: University
                         of California Press, 1969) s. 55]. Çağdaş yazarlar, “bir adamı ikna etme” sözlerinde yer alan
                         cinsiyet yanlılığı konusunda endişelendiklerinde Burke’ün tavsiyesini yürekten kabul ederler.
                         Cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir dili benimsemek, bir kimsenin hedef kitlesini genişletmesinin
                         bir yoludur.
                           Hukuki olsun ya da olmasın, dilin kullanımı, eğer niyetimiz belli bir türden kimseyi diğerine
                         tercih etmekse, yanlılığı içerir. İletişim doğası gereği seçicidir. Oldukça sofistike bir kelime
                         dağarcığı  olmayan  bir  okuyucu  önceki  cümleyi  anlamayacaktır.  Ancak  bu  tür  okuyucular
                         muhtemelen bu kitabın kapağını dahi açmayacaktır. Bu nedenle kitabın dilsel ve kültürel ön
                         yargılarının ciddi bir zarara yol açması pek olası değildir. Hâkimler, çoğu cezaevinde olan çok
                         daha geniş kitlelere hitap ederler ve bu kişilerde yanlış anlama ve gücenme olasılığı çok daha


                                                           113
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137