Page 23 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 23

GEREKÇELERİN YAZILMASI: HÂKİMLER İÇİN EL KİTABI

                             14 Haziran 2019 tarihinde öğleden sonra saat 7.00 civarında Polis Memuru Reisbach
                             üniformalı  hâlde  resmî  bir  polis  aracı  kullanmaktaydı  ve  yanında  ise  Polis  Memuru
                             Sandstrom bulunuyordu. 2015 model kırmızı bir Toyota minibüs kullanan sanık, iki ki-
                             lometre uzaklıktaki bir kır evinde bir arkadaşını ziyaret etmek amacıyla Surrey Cadde-
                             si’nde batıya doğru gitmek üzere sağa dönmeye hazırlanırken Sussex Yolu üzerinde ku-
                             zey yönünde bir ışıkta durdurulmuştur. Surrey Caddesi, bu noktada iki şerit batıya, iki
                             şerit de doğuya doğru gitmektedir. Polis memurları Reisbach ve Sandstrom sanığı Sur-
                             rey Caddesi’ne dönerken izlemişlerdi. Daha sonra kuzeye Essex Yolu’na dönerken onu
                             takip etmişler ve Essex Yolu 1474 numaranın garaj yoluna girdiği ana kadar onu izle-
                             mişlerdir. Bu sırada saat öğleden sonra 7.21 civarıydı.
                         Bu girişte yanlış bir şey olmadığını ileri sürebiliriz. Bağlam açıktır: Bir gerekçeli karar oku-
                         duğumuzu biliyoruz, suçlamayı biliyoruz ve sonucu anlamak için olguları anlamamız gerek-
                         tiğini biliyoruz. Bu bilinç akışı değildir. Yazar bir keşif yolculuğuna çıkmamıştır.
                           Bununla birlikte ister meslekten olmayan bir okuyucu olalım isterse hukuk eğitimi almış
                         olalım  sorun,  en  önemli  bağlamın  dışarıda  bırakılmış  olmasıdır:  Dava  neyle  ilgili?  Karar
                         verilmesi gereken konular nelerdir? Bu tür açılışların genellikle beş, sekiz, on altı sayfalık
                         olgusal  anlatımla  devam  ettiğini  düşünürsek  sorun  daha  da  çetrefilleşir.  Bu  tür  gerekçeli
                         kararlarda bazen sorunların açık bir ifadesine varırız ancak bazen de anlatı ortaya çıktıkça
                         öne  çıkıp  geri  çekilirler  ve  bazen  ise  çıkarım  yapılmasına  bırakılırlar.  Okuyucular  olarak
                         olgulardan önce sorunları öğrenmeye ihtiyaç duyarız. Anlatımın neyse ki kısa olduğu yuka-
                         rıdaki alıntıda bile yer verilmediklerini hissediyoruz.
                           Bir okuyucunun bu açılışta sorunlara olan ihtiyacı, davanın karara bağlanmasında hangi ol-
                         guların çok önemli olduğunu kendimize sormamız durumunda hemen anlaşılır hâle gelecektir.
                         Arabanın  kırmızı,  Toyota  marka  veya  minibüs  olması  önemli  midir?  Sanığın  Sussex  Yo-
                         lu’ndan  Surrey  Caddesi’ne  oradan  da  Essex  Yolu’na  gittiğini  hatırlamamız  gerekiyor  mu?
                         Varış saatinin öğleden sonra 7.30 değil de 7.21 civarında olması önemli mi? Bu tür soruların
                         neden olduğu kaygı, olguların anlatımı ne kadar uzun sürerse o kadar kötüleşir. Altı sayfalık
                         anlatımın  sonunda  bir  bilinç  akışı  içinde  yüzüyormuşuz  gibi  hissetmeye  başlayabiliriz;  on
                         sayfanın sonunda boğulmaktan korkarız. Okuyucular olarak kendimizi suyun üstünde kalmak
                         için mücadele ederken buluruz. Bu olgulardan hangisi umutsuzca onlardan çıkarım yapmaya
                         çalıştığımız konu ya da konular için çok önemli olacak? Kısa bir süre sonra bu örneğe geri
                         döneceğiz ve bu örneğin, bir giriş olarak geliştirilebileceği çeşitli yollar üzerinde çalışacağız.
                           Hâkimler neden olguları ön plana çıkarmaya ve okuyucuların sorunları öğrenme ihtiyacını
                         unutmaya meyillidir? Düşünceme göre bunun üç nedeni mevcut. İlk olarak hukuk eğitimi:
                         Hukuk  öğrencilerine  olgulardan  hukuka  oradan  da  analize  geçerek  düşünmeleri  öğretilir.
                         İkincisi taklit: Uzun yıllar boyunca ne yazık ki olgular önce gelir modeli alışılmış olan kalıp-
                         tı ve daha eski gerekçeli kararların okuyucuları bunun o kararlarda zorunlu kılındığını görü-
                         yordu. Üçüncüsü mahkeme salonu mantığı: Bir gerekçeli kararın organizasyonu, çoğu dava-
                         nın sunulma şeklini takip etme eğilimindedir; önce ayrıntılar gelir daha sonra bu ayrıntılar-
                         dan ortaya çıkan sorunlar.

                           En nihayetinde nedeni ne olursa olsun sonuç genellikle hukuki düşüncenin mantığını izle-
                         yen ancak bir hedef kitlenin ihtiyaçlarını izlemeyen bir gerekçeli karar yazma yöntemidir.


                                                            4
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28