Page 66 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 66

BÖLÜM 3


                                                    ÖZLÜLÜK




                                      “Gerekçelerin yeterliliği santimle ya da kiloyla ölçülmez.”
                                                         [Doherty J.A., R. v. Lagace, (2003) O.J. No. 4328,
                                                         181 C.C.C. (3d) 13, paragraf 32 (Ontario Kanada)]
                         Hiç kimsenin gerekçeli kararların çok kısa olduğundan şikâyet ettiğini duymadım. Öyle görü-
                         nüyor ki bir gerekçeli karar, tanım olarak olması gerekenden yüzde kırk daha uzun düz yazı
                         şeklinde yazılmış bir argümandır. İlk bakışta aşırı uzunluk önemsiz bir sorun gibi görünebilir.
                         Ancak öyle değildir. Aşırılık çoğu zaman sabırsızlığa neden olur ve daha da kötüsü, özellikle
                         meslekten  olmayan  okuyucular  tarafından  anlaşılmasına  engel  olur.  Avustralya’daki  yargı
                         uygulamasına yanıt olarak Vicki Way, ikna edici bir şekilde gerekçeli kararların uzun olması-
                         nın  “hâkimlerin  yazma  şekli  ile  bilginin  tüketici  tarafından  hazmedilme  ve  anlaşılma  şekli
                         arasında  giderek genişleyen  bir ayrışmaya  işaret  ettiğini” savunmaktadır [“Who  Are Judges
                         Writing For?” (“Hâkimler Kimin İçin Yazar?”) (2008-2009) 34 U.W. Austl. L. Rev. 274, s.
                         279]. Waye, Avustralya’ya odaklanmış olsa da araştırmasına Kanada’yı da dâhil etmektedir.
                           Gerekçeli kararlar neden çok uzun? Bunun bir nedeni aceleciliktir. Bilinç akışına ne kadar
                         yaklaşırsa uzun soluklu olma olasılığı da o kadar yüksek olur. Uzun bir mektup yazdığı için
                         arkadaşından özür dileyen Konfüçyüsçü bilgin haklıdır: “Bu kadar uzun bir mektup yazdı-
                         ğım için özür dilerim ama kısa bir mektup için zamanım olmadı” diye yazmıştır. Acelenin
                         neden  olduğu  laf  kalabalığı,  Bölüm  1’de  incelenen  “ne  düşündüğümü  gör”  sendromuyla
                         yakından ilişkilidir. Bir ev inşa etmek için tuğlaları dizen bir duvarcı, olası alıcıların artıkla-
                         rın  kaldırılmasını  isteyeceğini  bilir.  Okuyucular  da  alıcılar  gibidir;  bitmiş  ürünü  isterler,
                         inşaat artıklarını değil.
                           Ancak  tek  kabahatli  acelecilik  ve  “ne  düşündüğümü  gör”  taslağı  hazırlanması  değildir.
                         Uzun yazmanın daha önemli bir nedeni, sanıyorum ki hâkimlerin iki hedef kitleden, yani
                         taraflardan ve üst derece mahkemelerden, gördükleri giderek artan ve meşru baskılardır. Pek
                         çoğu temsilcileri olmaksızın kendileri hazır bulunan ve kapsamlı açıklamalara ihtiyaç duyan
                         taraflar, hikâyelerinin dinlenilmesini ve her bir argümanın ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını
                         isterler. Kanun yolu mahkemeleri, kararın tam bir açıklamasını ve hukuki gerekçeleri gör-
                         mek ister. Genel olarak hukuk giderek daha karmaşık hâle gelmiş, internet ve diğer teknolo-
                         jilerin kullanımının artmasıyla hukuki argümanın mevcut kaynakları çoğalmış, yargılamalar
                         uzamış ve kanun yolu mahkemeleri de kolaylıkla görülecek şekilde daha talepkâr hâle gel-
                         miştir. Ayrıca herhangi bir tartışmacı düzyazı yazarını kuşatan pek çok talep bulunmaktadır:
                         Şüpheci bir okuyucuyu ikna edecek kadar yeterli delil ekledim mi, yeterince davaya atıfta
                         bulundum mu, yeterince alıntı yaptım mı?


                                                           47
   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71