Page 94 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 94

HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ

                            Hare’in yöntemine karşı ciddi itirazlar ileri sürülebilir. En önemli iti-
                        raz, Hare’in gerçek veya tasarlanmış bir vakada belirli bir ahlaki yargının
                        kabul edilebilir olup olmadığı meselesini, yargılayanın istekleriyle ve il-
                        gileriyle temellendirmiş olmasına ilişkindir. Bu itiraz, altın kurala karşı
                        sıklıkla dile getirilen ve Hare’in argümanına tamamen olmasa da büyük
                                                                 179
                        ölçüde uyan bir itiraza karşılık gelmektedir.
                            Hare’e yönelen eleştirisinde Alf Ross, Hare’in örneğini günümüz ko-
                        şullarına uyarlar. Ross, Hare tarafından önerilen kriterlere göre temer-
                        rüde düşen bir borçluya karşı icra yoluyla harekete geçmenin ahlaki açı-
                        dan kabul edilemez olacağını, çünkü alacaklı da dahil olmak üzere hiç
                        kimsenin kendisine karşı yasal işlem yapılmasından hoşlanmayacağını
                               180
                        belirtir.  Bu itirazın en uç noktaya taşınması durumunda Hare’in kriter-
                        lerine göre hiç kimseden isteklerini ve çıkarlarını kısıtlamasının beklene-






                            nımına ilişkin olan kurallara uymak zorundadır. Aksi henüz gösterilmemiş her-
                            hangi bir şey için bu kurallar, ahlaki önermenin reddiyle birlikte olgusal önerme-
                            lerin öne sürülmesini yasaklayan koşullu kurallar olabilir  (bkz. Ph. Foot, a.g.e.,
                            S. 510, italikler bana ait). “Dayanaklara ilişkin olan bu kurallar” (bkz. Ph. Foot,
                            a.g.e., S. 510), Hare’in ahlaki yargılarda varsaydığı kurallara veya ilkelere karşı-
                            lık gelir. Bir söylemin esasen ahlaki bir söylem olarak kabul edilip edilmeyeceği,
                            bu kuralların kullanımına bağlı olmalıdır (bkz. Ph. Foot, a.g.e., S. 510; benzer
                            şekilde G. J. Warnock, Contemporary Moral Philosophy, London / Basingstoke
                            1967, S. 68). Hare bu tür görüşlere özellikle karşı çıkmıştır. Bir toplumda sağlam
                            bir şekilde yerleşmiş olan pek çok ahlaki kanaatin, ahlaki ifadelerin betimleyici
                            anlamlarına ilişkin kurallarda ifadesini bulduğu doğru olsa da ahlaki argümanlar
                            bu kurallara sıkı sıkıya bağlı değildir. Dolayısıyla, bu kanaatleri paylaşmayanlar
                            için bazı değerlendirici ifadeleri ya hiç kullanmamak ya farklı bir şekilde kullan-
                            mak ya da değerlendirici olmayan bir anlamda kullanmak her zaman mümkündür
                            (R. M. Hare, Freedom and Reason, S. 187 vd.). Foot’un teorisinin eleştirisi için
                            ayrıca bkz. R. W. Beardsmore, Moral Reasoning, London 1969, S. 14 vd.
                        179  Hare’in argümanı ile altın kural arasındaki farklar için bkz. N. Hoerster, R. M.
                            Hares Fassung der Goldenen Regel, S. 193. Altın kural hakkında bkz. H. Reiner,
                            Die “Goldene Regel”, in: Zeitschrift philosophische Forschung 3 (1948), S. 74
                            vd.; G. Spendel, Die goldene Regel als Rechtsprinzip, in: Festschrift Fr. v. Hip-
                            pel, Tübingen 1967, S. 491 vd.; H. Kelsen, Das Problem der Gerechtigkeit, in:
                            Reine Rechtslehre, Anhang, S. 367 vd.
                        180   A. Ross, On Moral Reasoning, in: Philosophical Yearbook, 1 (1964), S. 127 vd.


                        92
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99