Page 99 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 99

BAŞLICA PRATİK SÖYLEM TEORİLERİ

                        sadece çeşitli kişilerin farklı türdeki ve yoğunluktaki ihtiyaçlarının, çı-
                        karlarının vs. arasındaki ölçünün nasıl belirleneceğiyle ilgili olarak değil,
                        aynı zamanda neyin ihtiyaç, çıkar vs. olarak anlaşılacağı sorusuna ilişkin
                        olarak da normatif öncüller şart koştuğu açıktır. Bu, göz önünde bulun-
                        durulduğunda Hare’in argümanı şu şekilde bütünüyle anlamlıdır:

                            Her kişi, normatif ifadesinde şart koştuğu kuralın sonuçlarını varsa-
                        yımsal bir durum için dahi, her bir bireyin çıkarlarının tatmini için kabul
                        etmelidir ki, o kişi diğerlerinin durumunda bulunmuş olsun.

                            Aslında bu da normatif ifadeleri meşrulaştırmak için hala yeterli de-
                        ğildir. Çünkü “kabul edebilmek”, burada “ahlaken haklı kabul edebil-
                        mek” anlamına gelir. Oysa bu, tekrar meşrulaştırılması gereken normatif
                        öncülleri şart koşar. Yargılayanın, başka birinin durumunda olsaydı o ki-
                        şinin normatif kanaatlerine göre kabul edemeyeceği normatif ifadeler,
                        ama yine de ortadan kaldırılmış olacaktır.

                            3.2.2.3. Hare’in hangi anlamda PU’yu ve PP’yi gerekçelendirilmiş
                        olduğundan söz edilebileceği bir soru olarak şimdiye kadar dışarıda bıra-
                        kılmıştır. Hare’e göre bu ilkeler ahlaki ifadelerin anlamına ilişkin tezler-
                           196
                        dir.  “İyi” ve “olması gerekli” gibi ifadeleri, kural koyan ve evrensel
                        olmayan bir şekilde kullanmak imkânsız değildir. Bu durumda artık ah-
                                                               197
                        laki söyleme katılmak söz konusu olmaz.  Kişi ahlak dilini konuşmayı
                                                            198
                        bırakmış ve böylelikle “ahlak oyunu” nun dışında kalmıştır. Yine de
                        çoğu insan bu oyunu 199  oynar, ama bunu neden yapması gerektiğine dair
                                                       200
                        ahlaki bir gerekçe de gösteremez.  Bunun için en başta kabul edilmesi
                        gereken kurallara göre hareket etmek gerekir.

                            Hare, PU’nun ve PP’nin belirli bir dil oyununu tanımladıklarını, bir
                        dil oyununun insanların pratik meseleleri tartıştıklarında kurallara dayalı



                        196   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 30 vd., S. 97.
                        197   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 98 vd., S. 164.
                        198   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 89.
                        199   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 98.
                        200   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 101.

                                                                                         97
   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104