Page 140 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 140

BÖLÜM 8


                                    KİŞİSEL TARZ GELİŞTİRMEK




                           “Ele aldığımız süreçlere kafa yoran ve bunlardan etkilenen gerçek kahramanların canlı
                           sesleriyle konuşuyoruz. Eğer yasa bir makineyse, biz onun içinde yaşayan ve ona hayat
                                                     veren hayaletleriz.”
                           [Albie Sachs, The Strange Alchemy of Life and Law (Hayatın ve Hukukun Garip Simyası)]
                         Tarz kelimesi, hâkimlerde birbiriyle çelişen iki tepki yaratmaya meyillidir. Bunlardan ilkini,
                         Dickens’ın Zor Yıllar romanındaki acımasız ilkokul öğretmeni Thomas Gradgrind’e ismine
                         atfen Gradgrindian şeklinde adlandırıyorum. Gradgrind olgulara takıntılıdır ve öğrencilerini
                         olgularla  doldurulacak  küçük  sürahiler  olarak  görmektedir.  “Benim  istediğim,  olgular  ...
                         olgular hayatta tek başına istenen şeylerdir” demektedir. Hukuki yazım şekline uygulandı-
                         ğında Gradgrind’in tutumu şu şekilde tercüme edilebilir: “Tarz umurumda değil. Bu, şairler,
                         romancılar veya İngilizce profesörleri içindir. Ben bir hâkimim. Önemsediğim şey işin esa-
                         sıdır. Gerekçeli kararlardan istenen tek şey esastır.” Yanıt tanıdıktır ve zannedersem doğru-
                         luk payı da vardır. Bununla birlikte genel olarak tarzın nasıl işe yaradığı konusunda bir yan-
                         lış anlamayı da göstermektedir.
                           Tarza ikinci ortak tepkiyi, Hamlet’teki karakterin adına atfen Polonian olarak adlandırıyo-
                         rum. Polonius süslü sözlere sevdalı bir adamdır. Polonian sendromu genellikle yazım kursla-
                         rı almış hâkimleri etkilemektedir. Gerekçeli kararlarına dekoratif kelimeler ve ifadeler ekler-
                         ken  bilgisayarlarının  başında  gülümsediklerini  görebilirsiniz.  Polonian’ların  tutumuna  bir
                         örnek, bir zamanlar Victoria Üniversitesinde kullanılan hukuka giriş metninde yer almakta-
                         dır. Yazar, “Hukukun Dili” başlıklı bir bölümde, Lord Denning’in ünlü bir gerekçeli kararı-
                         nın açılış cümlelerini alıntılamaktadır: “19 Nisan 1964 tarihinde olmuştu. Kent’te çan çiçeği
                         zamanıydı.” Bu açılışı genellikle gerekçeli kararlarda buldukları ile karşılaştıran yazar, Lord
                         Denning’in  yaklaşımının  “belki  de  olgusal  olarak  biraz  daha  az  bilgilendirici”  olduğunu
                         kabul etmekte ancak daha sonra “hukuk raporlarının bitkin okuyucusuna hoş bir değişiklik
                         olarak geldiğini” öne sürmektedir. Yazar, hatalı şekilde, Denning’in “çan çiçeği zamanı”na
                         olan imasının sadece dekoratif olduğunu var sayar ve bu nedenle bunu memnuniyetle karşı-
                         lamaktadır.
                           Hepimiz hukuk raporlarının bitkin okuyucularına sempati duyabiliriz. Gerekçeli kararların
                         bitkin okuyucuları olarak hukuki argümanların kurak atıkları arasından düşe kalka ilerlerken
                         çan  çiçeği  özlemi  çekmemiz  olasıdır.  Ancak  olgular  pahasına  çan  çiçeği  istememeliyiz.
                         Güzel sözlere ve cümlelere duyulan hayranlık, esasa duyulan hayranlık kadar tarz düşünce-
                         sini  çarpıtır.  Polonian  sendromuna  doğru  yanıt,  Kraliçe  Gertrude’un  Polonius’un  retorik
                         uçuşlarından birine verdiği yanıttır: “daha fazla konu ve daha az sanat”. Denning’in açılışı


                                                           121
   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145