Page 147 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 147
GEREKÇELERİN YAZILMASI: HÂKİMLER İÇİN EL KİTABI
8.04 EYALET MAHKEMESİ KARARI
Bir hâkim hiçbir zaman tüm olguları bilemez, ancak duruşmada kabul edilebilir delil-
lerle kanıtlanan olgulara dayanarak karar vermelidir. Ebeveynin ifadelerinin çeliştiği
yerlerde, açıkladığım nedenlerle ve algılarının, birbirlerine karşı hissettikleri duygular-
dan etkilenmesi nedeniyle her ikisinin anlatımına da güvenmedim. Bayan Sims’in ve
göstermiş olduğu tanıkların beyanları, onun etkisiz bir disiplin yanlısı olduğunu ortaya
koymuş ve çocukların babalarıyla olan ilişkilerini bozacak şeyler söylemiş ve yapmıştır.
Bay Murphy’nin göstermiş olduğu, çoğu tarafsız görünen tanıkların beyanları ise, onun
etkili bir ebeveyn olduğunu ortaya koymuştur. Kızlarının anneleriyle olan ilişkisini
önemli şekilde zayıflatmamış olup onu sürdürmeye çalışmaktadır. Tüm deliller birlikte
dikkate alındığında, çocukların birincil ikametgâhları olarak babaları ile birlikte kalma-
larının onların yararına olacağını düşünüyorum.
Bu paragraf, sade tarzın birçok tipik özelliğinden daha önce alıntılanan kanun yolu kararı
pasajından bile daha iyisini göstermektedir. Sözcük seçimi süssüz ve kolay anlaşılırdır.
Cümleler oldukça uzun olmasına rağmen kanun yolu kararındaki cümlelerden ortalama
olarak daha kısadır ve yapı olarak daha az çeşitlidir. Basit, mantıksal bir akış dikkatli bir
şekilde sürdürülmektedir: Paragraf, başlangıçta bir çerçeve oluşturmakta, her bir tarafın
iddialarını dengelenmekte ve sonunda bir sonuca ulaşmaktadır. Yazar, birinci tekil şahıs
(ben) zamirini kullanmasına rağmen yazarın varlığı dikkati kendine çekmemektedir. Böyle
şeffaf bir tarz nasıl ayırt edici bir ses uyandırabilir?
Bana öyle geliyor ki bunun nedeni, paragraf boyunca metin ve alt metin arasındaki ger-
ginlikte yatmaktadır. İlk okumada, paragrafın arkasındaki ses, titiz bir şekilde tarafsız ve ton
olarak nesnel görünmektedir. Yazar eldeki delillerle sınırlandırılmıştır, taraflardan biri için
diğerine karşı yanlılık sergilememekte ve kesin olarak rasyonel bir sonuca varmaktadır.
Basit kelime hazinesi, dengeli cümle yapısı, yazının genel tekdüzeliği bu etkiyi zorunlu
kılmaktadır.
İkinci bir okuma hiçbir şekilde bu etkiye zarar vermez, ancak onu karmaşıklaştırır ve bizi
karar sürecini zenginleştiren duygusal bir alt metin konusunda uyarır. Paragrafın sonunda
sadece bir kararın değil karara karşı bir tutumun da farkına varırız.
Bu noktayı kavramak, en baştan başlamaya yardımcı olur. Neden açılış cümlesi, “Bir
hâkim hiçbir zaman tüm olguları bilemez ancak duruşmada kabul edilebilir delillerle kanıt-
lanan olgulara dayanarak kararlar vermelidir” şeklindedir? Cümle, mantıksal olarak gerek-
sizdir. Sadece retorik olarak, hâkimin bağlantısını kesme (burada “ben” yoktur) ve taraflara
süreçle ilgili üzücü bir gerçeği hatırlatma işlevi görür. İkinci cümle aynı noktayı daha keskin
ve spesifik hâle getirir. Her iki tarafın iddiaları ile karşılaşmadan önce, kısaca bunların doğ-
ruluklarından şüphelenmeye ve yargı sürecini kaçınılmaz olarak kusurlu görmeye teşvik
edilmekteyiz. Bir anlamda, her iki tarafın iddialarıyla asla karşılaşmayız çünkü kimlikleri
gizlidir: Tarafların kendileri ile değil, yalnızca “her iki tarafın” delilleri ile karşılaşırız. Delil-
ler Bay Murphy’den yana olsa da diğer yandan, tanıklarının yalnızca “çoğunun” “tarafsız”
göründüğünü öğreniyoruz. Paragrafı tamamlayan “tüm deliller birlikte dikkate alındığında”
formülüne ulaştığımızda, formülün kendisi şüpheli görünmeye başlar. “Tüm deliller birlikte
dikkate alındığında”, böyle bir durumda delillerle ilgili pek çok çekince varken bu tam ola-
rak ne anlama gelmektedir?
128