Page 124 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 124

3.2 Hukuki Muhakemede Desteğin Analizi                              105

                            Bu şekilde, koruma amacı kavramıyla bağlantılı tartma ve dengeleme eylemi, emsal
                         kararların yorumlanması için esas olan bir diğer tartma ve dengeleme eylemiyle destek-
                         lenmelidir. Korumanın amacı belirsiz kaldığında, haksız fiili işleyen kişi, ancak sorum-
                         luluğu destekleyen emsal kararlar haksız fiili işleyen kişinin sorumlu olmadığı sonucu-
                         nu destekleyen emsal kararlardan daha ağır basıyorsa zararı tazmin etmelidir.
                            Son olarak, hukuktaki bazı otorite dayanakları ve bazı ahlaki nedenler idari ve usuli
                         meselelerle ilgili olup karara bağlanacak maddi sorunla yalnızca dolaylı olarak ilgilidir-
                         ler. Bu nedenle, davaya uygulanabilecek usul kuralları, bu tür kuralların ahlaki temelleri
                         vb. hakkında çeşitli sorular sorulur.
                            Bu tür tartma ve dengeleme işlemleri yapılırken, hukukun çeşitli kaynaklarının reh-
                         berliğine başvurulur. Ancak bazı durumlarda, bu yardım yeterli değildir. Nihayetinde,
                         karar verici, ahlaki muhakemeye dayanmak durumundadır.



                         3.2  Hukuki Muhakemede Desteğin Analizi

                         3.2 Hukuki Muhakemede Desteğin Analizi
                         3.2.1  Bir Diyalog Olarak Hukuki Muhakeme. Yansımalı Denge ve
                                Yorumsamacı Döngü

                         Bu tür bir tartmanın amacı ve çoğu zaman sonucu, değerlendirilecek hususların bir tür
                         yansımalı dengesidir.
                            Yansımalı denge kavramı genellikle, karşılıklı olarak uyarlanmış, genel ve bireysel,
                         pratik ifadelerin dengesi olarak karakterize edilir. Böylelikle genel değer ifadelerinin ve
                         norm  belirleyen  ifadelerin  bazı  bireysel  ifadeler  tarafından  desteklendikleri  (bunlarla
                         tutarlı oldukları) gösterilerek bu ifadeler savunulabilir. Diğer taraftan bazı bireysel ifa-
                         deler  ise,  genel  değer  ifadeleri  ve  norm  belirleyen  ifadeler  tarafından  desteklendiği
                         gösterilerek savunulabilir. Tutarlılık yoksa bileşenlerden her biri değiştirilebilir. Bazen
                         bireysel bir ifadeyi açıklamak daha kolay iken bazen ise bu ifadeye bağlı kalmak ve
                         genel bir ifadeyi değiştirmek daha kolaydır (karşılaştırma için: Rawls 1971, 20; Prawitz
                         1978, 153).
                            Yansımalı denge fikri, önemli açılardan, diğer üç fikirle benzerlik göstermektedir;
                         bunlardan birincisi gözlem ve dil arasındaki karşılıklı ilişkiyle ilgilidir, ikincisi kuram
                         çemberi fikridir ve üçüncüsü “yorumsamacı döngü” fikridir.
                         1.  Tüm gözlemler bir dile bağlıdır. Bir örnek verelim. Gözümün değişken renklerden
                            ve şekillerden oluşan bir alanı algılamasıyla, bir veriyi veya olgusal gerçekliği kabul
                            ediyor ve “Bu kuğu beyazdır.” diyorum. Ama ben bir şeyi “beyaz kuğu” olarak ad-
                            landırdığımda, bunu, genel kavramları içeren bir dille yapıyorum. Bir kuğuyu göz-
                            lemlemek “parlamaların, seslerin ve çarpmaların” sezinlenmesinden daha fazlasıdır.
                            Bu, “kuğu” kavramıyla belirlenen, “belirli türden parlamalar, sesler ve çarpmalarla,
                            hesaplanmış bir şekilde karşılaşılmasıdır” (Hanson 1958, 24). “‘Buradaki bu kuğu
                            beyazdır.’ gibi bir ifadenin, gözleme dayalı olduğu söylenebilir. Yine de bu, dene-
                            yimin ötesine geçen bir ifadedir... Çünkü bir şeyi ‘kuğu’ şeklinde adlandırarak, ona,
                            salt gözlemin çok ötesine geçen özellikler atfetmiş oluruz.” (Popper 1959, 423). Di-
   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129