Page 172 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 172

4.3 Rasyonel Söylem                                                 153

                         rini  ve  değer  ifadelerini  formüle  etmeyi  gerekli  kılar.  Bu  nispeten  genel  normlardan
                         nispeten özel normlara geçiş (4.1), ilkelerin tartılması ve dengelenmesi (5) ve yansımalı
                         dengenin oluşturulması (6.3) adımları söz konusu olduğunda özellikle önemlidir.
                            Bu kısıtlamalar, tutarlı bir ifadeler sistemi fikrini tamamen ortadan kaldırmaz. Bu-
                         nunla birlikte, başka bir seviyenin, daha somut olarak ifade etmek gerekirse, kişilerin ve
                         kişilerin muhakeme eylemlerinin belirleyici rol oynadığı usuli seviyenin önemli oldu-
                         ğunu gösterir. Gerekçelendirme fikri, bu seviyeleri birbirine bağlar. Gerekçelendirme,
                         iki şeye ihtiyaç duyar. Öncelikle, mümkün olduğu kadar tutarlı bir ifadeler sisteminin
                         oluşturulmasını gerektirir. Dolayısıyla söz konusu bir norm veya değer sistemi, herhan-
                         gi bir  rakip  sistemden daha tutarlıysa, o  zaman bu konudaki konsensüsün  ilk bakışta
                         rasyonel olacağı doğrudur. Hatta belki de analitik olarak doğrudur. İkinci olarak, gerek-
                         çelendirme, makul bir konsensüsü hedefleyen, mümkün olduğunca rasyonel bir argü-
                         mantasyon usulü gerektirir. Rasyonel söylem kuramı, bu gerekliliği ele alır. Tutarlılık,
                         yalnızca ifadelerle ilgili bir özelliktir. Öte yandan, söylemsel rasyonellik hem ifadeler
                         arasındaki hem de bu ifadeleri ele alan kişiler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Dolayısıyla
                         söylemsel rasyonellik, tutarlılığı ve prosedürel rasyonelliğin şiddetten uzak olma, eşit
                         saygı görme vb. ek gereksinimlerini içerir.
                            Rasyonel söylem, rasyonel konsensüs ile sonuçlanır. Bu bağlamda, tutarlılık ve kon-
                         sensüs arasındaki bağlantıya ilişkin şu tezler de ifade edilebilir:
                            Söz konusu bir norm veya değer sistemi, rakip herhangi bir sistemden daha tutarlıysa, bu konu-
                            daki konsensüs, ilk bakışta rasyoneldir.
                            Pratik muhakemenin rasyonelliği ile ilgili olarak, konsensüs aynı zamanda bağımsız
                         bir öneme de sahiptir. Pratik muhakeme, tartma ve dengelemeye bağlıdır; nihai adım bir
                         irade eyleminden oluşur; karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 2.4.5. Bu nedenle, bir kişi
                         başka  bir  kişi  tarafından  yapılan  tartma  ve  dengelemenin  sonucunu  yalnızca  tahmin
                         edebilir, ancak hiçbir zaman bundan tam olarak emin olamaz. Ancak başka kişiler ger-
                         çekleştirdikleri tartma eylemlerinin hangi sonuçları desteklediğini söylediklerinde, kişi-
                         nin bunlarla ilgili bir tahminde bulunması gerekmez (karşılaştırma için: Alexy 1988).
                            Dolayısıyla rasyonellik hem tutarlılığa hem de konsensüse bağlıdır. Kısaca söylemek
                         gerekirse, bir hukuki görüş, vardıkları sonuçları yüksek düzeyde tutarlı bir dizi kesin, ön
                         varsayılan, ispatlanmış ve/veya başka şekilde makul olan öncüllerle destekleyen hukuk-
                         çular tarafından oy birliğiyle kabul edilirse rasyoneldir ve bu anlamda gerçektir.
                            Bu fikir, mevcut çoğunluk görüşünün her zaman doğru olduğunu savunan ilkel kon-
                         sensüs  kuramından  çok  farklıdır.  Rasyonellik  için  önemli  olan  fiili  konsensüs  değil,
                         ilgili insan grubu, “hedef kitle” (karşılaştırma için: Aarnio 1987, 221 ve devamı), mes-
                         lektaşlar, akranlar vb. içerisindeki kabul edilebilirliktir (karşılaştırma için: Aarnio 1987,
                         185  ve  devamı).  Bu  kişiler,  p’yi  kabul  ederler  veya  en  azından  p’nin  kabul  ettikleri
                         standartlara göre kabul edilebilir olduğunu kabul ederler; p, bir kişi (A) başka bir kişinin
                         (B) p’yi kabul ve iddia etmesini, A’nın kendisi bunu kabul ve iddia etmemeyi tercih
                         ediyorken dahi meşru bulması (veya buna izin vermesi) durumunda bu kişi için kabul
                         edilebilirdir.  Tranöy  (1980,  191  ve  devamı)  kişinin  kabul  edilebilirliği,  sorgulama
                         normlarına göre yargıladığını iddia eder ve A ile B’nin fiilen kabul ettikleri, bu sorgu-
                         lama normlarıdır. Tutarlılık ilkelerinin (yukarıya bakınız) en önemli sorgulama normla-
                         rını oluşturduğunu eklemek istiyorum. Öte yandan, A, neden tutarlılık ilkelerinin yanı
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177