Page 170 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 170
4.2 Tutarlılık, Gerçeklik ve Doğruluk 151
mel bir şekilde yerine getirilmiş olur. Bu durumda, destekleyici yapının karmaşıklı-
ğını ve kesinliğini (ölçüt 1-6) ve kavramların genelliğini (ölçüt 7 ve 8) gerektiren di-
ğer tutarlılık ölçütlerinin bu tür şeylerin rüyalar gibi düzenlenmesi için yeterli olduğu
hipotezi akla yatkındır. Gerçekten de tutarlı bir kuramda geriye kalan, yalnızca “ke-
sin” ve ön varsayılan öncüller ve bunları takip eden sonuçlardır.
5. Bu şekilde tutarlı olan bir kuramın, doğa bilimlerinde gözlemsel verilerin kuramlar
karşısında sahip olduğu özel statüye açıklama getireceği hipotezi de akla yatkındır
(karşılaştırma için yukarıdaki bölüm 4.2.2). Ölçüt 9, diğerlerinin yanı sıra, tutarlı bir
kuramın mümkün olduğunca çok sayıda bireysel durumu kapsamasını gerektirir.
Makul bir şekilde, “bireysel durumlar” ifadesinin gözlemsel verileri kapsadığı yoru-
mu yapılabilir.
Dünyadaki bazı şeylerin, bazı doğruluk etmenlerinin, tutarlılığın yeterli koşulu oldu-
ğunun gerekçelendirilip gerekçelendirilemeyeceği de merak edilebilir. Başka bir deyiş-
le, bir kuramın tutarlılığı, bu kuramın dünyayla karşılıklılığı için bir gerekli koşuldur:
4. Eğer bir kuramın dünyada karşılığı varsa, o zaman yüksek düzeyde tutarlı demektir.
Eğer dünya kaotik olsaydı, bu tez yanlış olurdu. Ancak dünyanın nispeten düzenli ve
istikrarlı olduğu varsayılır ise, o zaman bu tez akla yatkın olur.
Doğruluk hakkındaki bu düşünceler, aşağıdaki tezleri makul kılmaktadır:
5. Diğer koşullar aynı kalmak üzere, bir kuram ne kadar tutarlıysa, o kadar fazla mik-
tarda doğru bilgi verir.
6. Diğer koşullar aynı kalmak üzere, bir kuram ne kadar tutarlıysa, doğru bilgiye o
kadar yakınlaşır.
Rescher, yakın tarihli bir makalesinde (1985) önceki görüşlerini değiştirmiş ve benzer
fikirler geliştirmiştir: Doğru ve tutarlılık arasında temel bir bağlantı vardır. Belirli şekil-
sel niteliklere sahip bir veri temeline ait bir ifade en iyi şekilde tutarlıysa, o zaman reali-
teye karşılık gelir.
4.2.6 Pratik İfadelerin Doğruluğu ve Gerçekliği
Pratik ve kuramsal bağlamlarda tutarlılığın rolünü karşılaştırırsak aşağıdakileri söyleye-
biliriz.
Genel olarak ifade etmek gerekirse, “doğruluk” ontolojik bir kavram olarak reel ol-
gusal gerçekler hakkında bazı şeyleri ön varsayan bir kavramdır. Bu nedenle yalnızca
kuramsal değil, aynı zamanda pratik anlamı da olan hukuki yorumlayıcı ifadelerin yanı
sıra normların ve değer ifadelerinin doğru olup olmayabileceği şüphelidir. Normların ve
değer ifadelerinin pratik anlamı, kuramsal anlamlarından kısmen bağımsızdır. Her yö-
nüyle düşünülmüş (yalnızca ilk bakışa dayalı olmayan) normlar ve değer ifadeleri, nihai
olarak irade ve duyguları içerecek şekilde, nedenlerin ve karşı argümanların tartıldığı ve
dengelendiğini ön varsayarlar (karşılaştırma için: yukarıdaki Bölüm 2.4.5).
Aynı zamanda doğruluk kavramı, epistemolojide ve bilim felsefesinde, bilim gibi
uygulamaların amacını belirlemek gibi belirli bir işleve sahiptir. Amacı doğruyu söyle-