Page 197 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 197

178                                               5. Yürürlükteki Hukuk Nedir?

                         Birçok örnek 17. ve 18. yüzyılların klasik Doğal Hukukunda bulunmaktadır. İnsanların
                         yaşamları, bedenleri, düşünceleri, haysiyetleri, itibarları, onurları ve eylem özgürlükleri de
                         dâhil olmak üzere kendine ait olan veya hak ettiği şey (suum) üzerinde doğal bir hakları
                         olduğu varsayılır (karşılaştırma için: Olivecrona 1969, 176 ve devamı; 1971, 275 ve de-
                         vamı; 1973, 197 ve devamı ile 1977, 81 ve devamı). “Kendine ait olan” (suum) düşüncesi,
                         toplumsal sözleşme de dâhil olmak üzere vaatlerin bağlayıcı gücünü gerekçelendirmiştir.
                         Hukukun içeriğinin böyle bir sözleşme temelinde gerekçelendirilebileceği değerlendiril-
                         miştir.  Örneğin  Grotius’un  ahde  vefa  ilkesini  (pacta sunt  servanda)  doğal  hukukun  en
                         önemli ilkesi olarak görmesi şaşırtıcı değildir. Orijinal “doğal hâlde” yaşayan insanlar bir
                         toplumsal  sözleşmeye  girebilir  ve  böylece  hükümdara,  kendine  ait  olanın  bir  kısmını,
                         örneğin eylemlerini düzenleme hakkını devredebilir. Bu şekilde, rasyonel insanların doğal
                         hâldeyken yapacakları farazi bir sözleşme, hukuka uygun davranma yükümlülüğüne ge-
                         rekçe oluşturabilirdi. Böylelikle hükümdarın bağlayıcı kanunları yürürlüğe koyma konu-
                         sundaki  hukuki  yetkisi,  “açık”  kendine  ait  olan  (suum)  fikrine  ve  farazi  bir  toplumsal
                         sözleşmenin içeriğine ilişkin “açık” varsayımlara dayanmaktaydı.
                            Sözleşmeci düşünceler alışılmadık düzeyde kalıcıdırlar. Klasik Doğal Hukuktan çok
                         daha  önce  ortaya  çıkmışlar  ve  günümüze  kadar  varlıklarını  sürdürmüşlerdir.  Yahudi
                         inancına  göre  Yehova  ile  İsrail  halkı  arasında  akdedildiğine  inanılan  Ahitten  ve  eski
                         Germen inancında hükümdar ile hükmedilen arasında akdedildiğine inanılan sözleşme-
                         den söz edilebilir (karşılaştırma için: ör. Strömberg 1981, 15). Zaman cetvelinin diğer
                         ucunda ise John Rawls, aşağıdaki koşulların yerine getirilmesi durumunda, çeşitli birey-
                         lerin belirli adalet ilkelerini oy birliğiyle kabul etmeleri için muhakemenin tek başına
                         yeterli  koşul  olacağını  vb.  iddia  etmektedir:  (1)  “eşitliğin  başlangıçtaki  konumuna”
                         yerleştirilerek  tarafsızlığı  güvence  altına  alması  ve  (2)  görüşlerinin  tatmin  edici  bir
                         şekilde dengelenmiş, diğer bir anlatımla “yansımalı denge” içerisinde olması; karşılaş-
                         tırma için: yukarıdaki bölüm 2.6.2.
                         3.  Bir doğal hukuk kuramı aşağıdaki koşulları yerine getiriyorsa ampiriktir.
                            a)  En önemli bölümleri, ampirik ifadelerle desteklenmektedir.
                            b)  Kuram ayrıca bir şekilde “muhakeme yoluyla verilen” ifadelerin desteğine de sa-
                              hip olabilir.
                            c)  Kuramın hiçbir önemli bölümü dinî varsayımların desteğini gerektirmez.



                         5.2.2 Ampirik Doğal Hukuk Kuramına Bir Örnek


                         Alfred Verdross (1971, 92 ve devamı), bu tür bir ampirik doğal hukuk kuramının ılımlı
                         bir versiyonunu ayrıntılı olarak ortaya koymuştur. Kuram dört bölümden oluşmaktadır.
                         1.  Birinci bölüm, tüm normal insanların belirli temel ihtiyaçları hissettiği ve bazı birin-
                            cil istekleri ortaya koyduğu tezine dayanmaktadır.
                            a)  Tüm insanlar yaşamak ister. Şartlar insanı intihara zorlayabilse bile kişinin ken-
                              dini koruma eğilimi olması doğaldır.
                            b)  Tüm  normal  insanlar  fiziksel  yaralanmaya,  hakarete  veya  ekonomik  kayıplara
                              maruz kalmaktan kaçınmak ister.
   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202