Page 268 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 268

5.9 Tüm Hukuki Soruların Tek Doğru Yanıtı?                          249

                            Buna ek olarak, kural ve ilkelerin Dworkin’e göre farklı geçerlilik temelleri vardır.
                         “(Hukuk  kuralları),  bazı  yetkili  kurumlar  tarafından  yasalaştırıldıkları  için  geçerlidir-
                         ler.” Diğer taraftan, hukuk ilkeleri, iki gereksinimi üst düzeyde eş zamanlı olarak yerine
                         getirmelidir. “Zaman içerisinde meslekte ve toplumda gelişen bir uygunluk duygusuna”
                         uyum sağlamalıdır. Aynı zamanda mevzuata, yargı kararlarına ve “kurumsal geçmişle-
                         rine” uymalıdır (Dworkin 1977, 40 ve 340).
                            Hukuk düzeninde ilkelerin rolüne ilişkin çeşitli görüşlerle ilgili olarak; karşılaştırma
                         için: ör. Alexy 1985, 71 ve devamı; Esser 1964, 39 ve devamı; Jorgensen 1970, 96 ve
                         devamı; Ekelöf 1956, 207 ve devamı.
                            Bu iki gereksinim arasındaki ilişki şudur. “(H)içbir ilke, belirli bir uygunluk eşiğini
                         geçen bir yeterlilik sağlamadıkça, kurumsal geçmişe sahip bir gerekçelendirme olarak
                         kabul  edilemez.  Bununla  birlikte,  bu  yeterlilik  testini  geçen  ilkeler  arasında,  ahlaki
                         açıdan en sağlam olanın tercih edilmesi gerekir.” (Dworkin 1977, 342). Buradan hare-
                         ketle, bir Amerikan mahkemesinin, daha önceki herhangi bir kanun veya kararda for-
                         müle edilmemiş bir ilke olan, hiç kimsenin kendi yanlışından çıkar sağlamaması ilkesi-
                         nin geçerliliğini keşfetmesi (yaratması değil!) mümkün olmuştur (Riggs v. Palmer da-
                         vası, 115 N.Y. 506, 22 N.E. 188, 1889).


                         5.9.2 Haklar Tezi

                         Bu, Dworkin’i, “haklar tezine” götürmektedir. Ahlaki olarak gerekçelendirilebilir ilke-
                         ler (“politikalar” değil), genellikle “zor” davalarda yargı kararlarına gerekçe oluşturur.
                         Bu ilkeler “hakları tanımlayan önermelerdir” (Dworkin 1977, 90). Mahkemenin görevi,
                         tarafların önceden var olan haklarını tespit etmektir. Elbette, hâkimlerin “zor” davalar-
                         daki kararları haklar ve ilkeler yerine politika gerekçelerine dayandırdığını gösteren çok
                         sayıda örnek bulunmaktadır.
                            İsveç Yüksek İdare Mahkemesi, örneğin genellikle politika değerlendirmelerine da-
                         yanmaktadır; karşılaştırma için: ör. Yerel Yönetim Kanunu’nun 4. maddesi ile bağlantılı
                         olarak,  yarı  resmî  İsveç  Kanun  Kitabı’nda  atıfta  bulunulan,  belediyenin  yetkileriyle
                         ilgili davalar.
                            Ancak Dworkin’in yanıtına göre, “(b)ir ilke argümanı ile bir politika argümanı ara-
                         sındaki fark [...] bir politik kurumun kendisine sorabileceği iki tür soru arasındaki bir
                         farktır, verilen bir yanıtla ortaya çıkabilecek olgusal gerçeklerin türleri arasındaki fark
                         değildir. Bir argüman, bir partinin siyasi bir eylem veya karar alma hakkına sahip olup
                         olmadığı sorusuna yanıt vermeyi amaçlıyorsa, o zaman bu argüman, ayrıntısında tama-
                         men sonuççu olsa dahi bir ilke argümanıdır.” (Dworkin 1977, 297).
                            Kuşkusuz,  bu  “haklar  tezi”,  bir  hâkimin,  zor  davalarda  tarafların  haklarını  tespit
                         ederken, çeşitli hususların tartılmasına ve dengelenmesine dayanması gerektiği gerçeği-
                         ni dışlamaz.
                            Öte yandan, Dworkin’in kuramında tartma ve dengelemenin rolü, daima politikalar-
                         dan  öncelikli  olmaları  anlamında  hakların  bir  bireyin  “kozları”nı  oluşturduğu  teziyle
                         sınırlandırılmaktadır. Dworkin’in görüşüne göre, genellikle kamusal yararla ilgili olan
                         politikalar, haklara karşı tartılmamalı ve dengelenmemelidirler.
   263   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273