Page 212 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 212

HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ

                            Öte yandan, örneğin bilim veya usul hukuku tarihi, belirli bir za-
                        manda tatbik edilen pratiğin sadece mümkün olan tek pratik değil, aynı
                        zamanda mutlaka en iyisi de olmadığını gösterir. Bu nedenle Hegel’in
                                                                    20
                        “Ussal olan gerçektir; gerçek olan da ussaldır”  cümlesi en azından ke-
                        limesi kelimesine kabul edilemez. Dolayısıyla, belirtilen anlamda am-
                        pirik bir gerekçelendirme, diğer gerekçelendirme yöntemleri tarafından
                        yapılan düzeltmeler dikkate alınacağından daima geçici olacaktır.


                            3.3. Tanımlayıcı Gerekçelendirme

                            Sıklıkla diğer gerekçelendirme yöntemleriyle örtüşen yol, bir dil
                        oyunuyla tanımlanan kurallar sisteminin incelenmesi ve bu şekilde ça-
                        lışan kurallar sisteminin benimsenmesini önermektir. Bu, mevcut veya
                        kurgulanmış olan dil oyunlarını içerir. Bu gerekçelendirme yöntemi
                        için önemli olan tek şey, bir pratiği tanımlayan kurallar sistemi ortaya
                        koymanın, bir kabul kararının yönlendiricisi olmasıdır. Kurallara zaten
                        (“her daim”) riayet edildiğini ve bu kuralların sadece bir kez daha bi-
                        linçli olarak onaylanmaları gerektiğini ya da kurallara riayet etmenin
                        belirli sonuçları olduğunu belirtmek gibi başka gerekçelendirme yön-
                        temlerinin kullanılması da kuşkusuz imkânsız değildir. Önemli olan
                        şey, bir kural sisteminin ortaya konulmuş olması hususunun, başka ne-
                        denlerin varlığından bağımsız olarak, söz konusu kuralların benimsen-
                        mesi için bir neden veya saik olarak görülmesidir. Bu gerekçelendirme
                                                                21
                        yöntemi “tanımlayıcı” olarak adlandırılır.

                            ne olduğunu bizzat pratiğin kendisinden öğrenmesi”dir (M. Kriele, Theorie der
                            Rechtsgewinnung, S. 22). Öyleyse, bunu yaparken teori kendisini sadece pratiği
                            tasvir etmekle ve analiz etmekle sınırlamamalıdır. Belirli bir pratiğin iyi bir pra-
                            tik olup olmadığını anlamak için, bu pratiğe dair iyi gerekçelerden söz edilip edi-
                            lemeyeceğini sormak gerekir (Kriele, a.g.e., S. 288). Ancak bu iyi gerekçelerin
                            ne olduğu pratikten pek anlaşılamaz.
                        20    G. F.W. Hegel, Grundlinien der Philosophie des Rechts, Theorie Werkausgabe
                            Bd. 8, Frankfurt a. M. 1970, S. 24.
                        21  “Uygulamalı bilimi yöntemsel kurallarla tanımlamaya” çalışan Popper’ın argü-
                            mantasyonu bu yönde ilerler. Popper, bu yöntemsel kurallara “yanlışlamanın [...]
                            engellenmemesi” şeklindeki en üst kuralla uyumlu olan “saptamalar” adını verir
                            (K. R. Popper, Logik der Forschung, S. 26). En üst kural, kişinin yalnızca kendi


                        210
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217