Page 58 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 58

HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ

                        çok kapsamlı olmayan tezdeki gibi, niteleme işlevine ek bir işleve sa-
                        hiptirler. Çeşitli duygusalcılık teorilerine göre bu işlev, duyguları
                        ve/veya tutumları ifade etmek ve/veya etkilemektir. Dolayısıyla duygu-
                        salcılık, natüralizm ve sezgiciliğe karşı yeni bir ahlak dili anlayışını
                                           25
                                   24
                        temsil eder.  Öznel  ve betimleyici öğelerle zenginleştirilmiş duygu-
                                                                                     26
                        salcılık, en etkileyici şekilde Stevenson tarafından temsil edilir.
                            Stevenson’a göre ahlaki yargıların başlıca kullanımı, olguları işaret
                        etmek değil, bir kimseyi etki altına almaktır. “İnsanların tutumlarını ta-
                                                                               27
                        nımlamak yerine, onları değiştirir veya kuvvetlendirirler.”  Ahlaki ifa-
                                                                       28
                        deler psikolojik olarak etkileme enstrümanlarıdır,  bilişsel işlevlerinin
                        yanında duygusal bir işleve de sahiptirler. Urmson’un da belirttiği gibi,
                        1937’de yayınlanan bu tezleri ile Stevenson, bir yandan bilişsel olma-
                        yan, ama diğer yandan da etiği kendi başına bir disiplin olarak ciddiye
                                                                  29
                        alan bir etik program ortaya atan ilk kişidir.



                        24    Ch. L. Stevenson, Ethics and Language, New Haven / London 1944, S. 117 ’de
                            açıkça belirtildiği gibi:  “Dili, işlevi her zaman bilişselmiş gibi değerlendirme ha-
                            tası neredeyse akıl almaz derecede naiftir ve aslında bu, geleneksel etik teorinin
                            kullanışsız olmasından büyük ölçüde sorumlu olan bir hatadır.”
                        25  Öznelcilik, duygusalcılıktan farklıdır. Öznelcilikte normatif önermeler ifade et-
                            meye veya etkilemeye değil, konuşmacının duygularını veya tutumlarını betim-
                            lemeye hizmet eder. Dolayısıyla öznelcilik, natüralizmin özel bir şeklidir. Bkz.
                            G. Grewendorf / G. Meggle, Zur Struktur des metaethischen Diskurses, in: Se-
                            minar: Sprache und Ethik, Frankfurt a. M. 1974, S. 13 vd.; J. O. Urmson, The
                            Emotive Theory of Ethics, S. 15.
                        26  Stevenson’ın daha önce alıntılanan ası eseri olan “Etik ve Dil (Ethics and Lan-
                            guage)” dışında bkz. Ch. L. Stevenson, Facts and Values, New Haven / London
                            1963. Özellikle mantıksal empirizm alanında yaygın olan bu teorinin diğer tem-
                            silcileri olarak Ayer (A. J. Ayer, Language, Truth and Logic, 1. Aufl. London
                            1936, Neuausgabe Harmondsworth 1971, S. 26-29, 136-151), Carnap (R. Car-
                            nap, Philosophy and Logical Syntax, London 1935, S. 22-26) ve Ogden und
                            Richards  (C. K. Ogden  / I.  A.  Richards, The Meaning of Meaning,  London
                            (1923) sayılabilir. Duygusalcılığın tarihçesi için bkz. J. O. Urmson, a.g.e., S. 12-
                            23.
                        27    Ch. L. Stevenson, The Emotive Meaning of Ethical Terms, in: Facts and Values,
                            S. 16.
                        28    Ch. L. Stevenson, a.g.e., S. 17.
                        29    J. O. Urmson, a.g.e., S. 22.


                        56
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63