Page 53 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 53
BAŞLICA PRATİK SÖYLEM TEORİLERİ
mümkünse, normatif önermelerde yer alan normatif ifadelerin yerine
betimleyici ifadeler geçebilir. Böylece, her normatif önerme betimle-
yici bir önerme haline gelecek, bu şekilde doğa bilimlerinin ve ampirik
sosyal bilimlerin yöntemlerine göre denetlenebilir olacaktır. Etiğin gö-
revi, normatif ifadelerin tanımlayıcı ifadelere çevrilmesiyle sınırlı kalır.
Şayet normatif önermeler betimleyici önermelere eş olsaydı, olandan
olması gerekenin türetilebilir olduğuna ilişkin eski tartışmalı konu da
olumlu bir şekilde karara bağlanırdı.
1.1.1. Moore’un (nadiren daha açık bir biçimde savunulan) bu teze
saldırısı, yüzyılın başında metaetiğin gelişimini başlattı. Moore, natü-
5
ralizmi bir yanılgıyla, “natüralist safsata” (naturalistic fallacy) ile, suç-
lar. Moore, bu ithamını en başta kendisinin bilinen açık soru argümanı
6
(open- question argument) ile temellendirir.
“İyi”nin, sözgelimi “çoğunluk tarafından arzulanan” gibi, ampirik
bir sıfatla tanımlanabildiği bir durumda, “iyi” her yerde “çoğunluk ta-
rafından arzulanan” ile değiştirilebilir. O zaman şu soru sorulabilir: “A
çoğunluk tarafından arzulanır, ancak A aynı zamanda iyi midir?” Eğer
tanım tezi kabul edilebilir olsaydı, şimdi sorulacak sorunun en azından
bu soru kadar anlam ifade etmesi gerekirdi: “A çoğunluk tarafından ar-
ikame etmeyi ve bu sayede etiğin yerine doğa bilimlerinden birini koymayı içe-
rir.” Uzun süre önce aşıldığı düşünülen natüralizm, yakın zamanda yeniden ta-
raftar buldu. Örneğin, bkz. G. J. Warnock, Contemporary Moral Philosophy,
London / Basingstoke 1967, S. 62-77; Ph. Foot, Moral Arguments, in: Mind, 67
(1958), S. 502-513; Ph. Foot, Moral Beliefs, in: Theories of Ethics, Ed.: Ph. Foot,
Oxford 1967, S. 83-100. “Yeni-natüralistler” olarak adlandırılan bu yazarların
görüşleri, yukarıda belirtilen tezlerden önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Bu ya-
zarların görüşlerine daha yeni etik teoriler tartışılırken döneceğiz.
5 Bu ifade biraz talihsizce seçilmiştir. Frankena ’nın da gösterdiği gibi, Moore’un
ithamlarının özünü, esasen “iyi”nin tanımlanmış olması oluşturur. Yani Moore
sadece betimleyici ifadeler aracılığıyla yapılan tanımlara karşı değildir. Moore,
“natüralist safsatası” terimini metafizik ifadeler aracılığıyla yapılan tanımlar için
de kullanır (bkz. G. E. Moore, a.g.e., S. 39, S. 114). Frankena, bu nedenle “tanım
safsatası (definist fallacy)”ndan söz eder; bkz. W. K. Frankena, The Naturalistic
Fallacy, in: Theories of Ethics, Ed.: Ph. Foot, Oxford 1967, S. 57.
6 Bkz. G. E. Moore, a.g.e., S. 15 vd.
51