Page 51 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 51
A. BAŞLICA PRATİK SÖYLEM TEORİLERİ
I. Analitik Etikte Pratik Söylem
1
Normatif önermelerin, ifadelerin veya sözcelerin gerekçelendirilip
gerekçelendirilemeyeceğini ya da nasıl gerekçelendirileceğini bilmek
için, normatif önermelerin, ifadelerin veya sözcelerin ne olduğunun bi-
linmesi gerekir. Bunların gerekçelendirilebilirliklerine ilişkin bir teori
2
ise normatif bir dil teorisini şart koşar.
Normatif dilin, özellikle de ahlak dilinin incelenmesi, son on yılda
analitik felsefe alanında yapılmış olan çok sayıdaki araştırmanın konu-
sunu oluşturur. Bu, “metaetik” adı verilen ayrı bir disiplini ortaya çı-
kartmıştır. Normatif dil teorisi, normatif önermelerin, ifadelerin vb. ge-
rekçelendirilebilirliğine dair teorinin esasını oluşturduğundan, burada
ilk olarak çeşitli metaetik teoriler tartışılacaktır. Böylesi bir açıklama
bilhassa, bu çalışmada ileri sürülecek olan rasyonel söylem teorisiyle
bağdaşmayan bir takım metaetik teori bulunduğu için gereklidir.
Pratik bir söylemin en basit şeklini, a’nın yapılıp yapılmaması ge-
rektiği veya a’nın iyi olup olmadığı konusunda atışan iki kişi arasındaki
1 Bu üç kavram şimdilik şu şekilde tanımlanabilir: Bir önerme, belirli bir fonetik
veya yazılı karakterler dizisi; bir sözce, bir önermenin belirli bir durumda kulla-
nılması ve bir ifade de bir önerme ile ne söylenebildiği, önermenin anlamıdır. Bu
kavramlara daha sonra açıklık getirilecektir. Özellikle, “normatif ifadeler”den
söz etmenin neden anlamlı olduğu gerekçelendirilecektir. Ayrımın önemli olma-
dığı yerlerde ise gerek “ifade”den gerekse “önerme”den bahsedilecektir.
2 Örneğin bkz. J. O. Urmson, The Emotive Theory of Ethics, London 1968, S. 9:
“Ancak mesela ahlaki, matematiksel veya estetik gibi belirli bir değerlendirme-
nin, nasıl makul bir şekilde ortaya konulabileceği veya savunulabileceği soru-
sunu sorduğumuzda, bu türden değerlendirmelerin genel karakterini belirlemek
ve hangi tür iddianın hangi alanda ileri sürüldüğünü net bir biçimde açıklığa ka-
vuşturmak açıkça zorunludur.”
49