Page 172 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 172

Bölüm 8
                         Hukuki Teamülcülük: Kolektif Yönelimselliğin
                         İfadesi Olarak Hukuk














                         8.1  Kaba Olgular ve Kurumsal Olgular


                         8.1 Kaba Olgular ve Kurumsal Olgular
                         Bir teamül, bir topluluğun üyeleri tarafından bu statüye sahip olduğu kabul edildiği veya
                         tanındığı için yaygın olarak gözetilen ve normatif değerlendirmenin bir ölçütü olarak
                         kullanılan  yerleşik  bir  toplumsal  uygulama  veya  muameleyi  ifade eder. David Lewis
                         (1941-2001), teamülcülüğün felsefi temellerini 1969 yılında temel tezi olan Convention:
                         A Philosophical Study (Teamül: Felsefi Bir Çalışma) adlı eserinde ortaya koymuştur.
                                                                                               1
                         Teamülleri,  kolektif yönelimselliği,  yani  bir  toplulukta,  belirli  sosyal  olgulara  hukuki
                         önem verilmesi ya da alternatif olarak, toplulukta söz konusu önemin varlığına ilişkin
                         karşılıklı  beklentilerin  varlığı  anlamında  ortak  kabul  ya  da  tanımayı  ifade  eder.  X’in
                         birtakım koşula bağlı düşünce ya da kavrayış olduğu, “X’i A’nın bildiğini B’nin bildi-
                         ğini A’nın bildiğini B’nin bildiğini (ve bu şekilde sonsuza kadar gidiyor) bilmesi” ifa-
                         desi, felsefi konvansiyonalizm altındaki kolektif yönelimselliğin yapısını ve biçimlen-
                         dirmesini açıklamaktadır. Teamüller, örneğin ekonomik işlemlerde ortak para biriminin
                         (avro, dolar, yen) değeri ve kullanımı, zaman dilimleri ve takvime ilişkin yapılan ulusla-
                         rarası anlaşmalar, çeşitli sosyal etkinlikler, durumlar ve festivallerle ilgili örf-âdet, lex
                         mercatoria gibi örf-âdet hukuku normları ve benzeri konularda ortak düşünceleri zorun-
                         lu kılar.
                            Felsefi konvansiyonalizmin ele aldığı “şeyler” veya durumlar iki kategoriye ayrılabi-
                         lir: kaba olgular ve kurumsal olgular.  Kaba olgular, varlığı insan zihnine,  insan toplu-
                                                                                     3
                                                        2
                         luğuna, insan diline ya da insan kültürüne bağlı olmayan olgu ya da durumlardır. Kaba
                         olgular çeşitli fiziksel ya da zihinsel olgulardan oluşur. Bu olgular, örneğin, güneş ile
                         dünya arasındaki mesafenin (John Searle’a göre) yaklaşık 93 milyon mil olduğu, suyun

                         1   Lewis’in kitabı büyük ölçüde matematiksel oyun kuramının içgörülerine dayanmaktadır.
                         2   Kaba olgular ve kurumsal olgular ile ilgili olarak, Searle, Speech Acts: An Essay in the Philosophy
                            of Language (Söz Edimleri: Bir Dil Felsefesi Denemesi), s. 50-53, [Türkçe çevirisi, çev. R. Levent
                            Aysever, Ayraç Yay. (2000)]; Searle, The Construction of Social Reality (Toplumsal Gerçekliğin
                            İnşası), s. 27-29; Anscombe, “On Brute Facts” (“Kaba Olgular Üzerine”).
                         3   Ludwig Wittgenstein’ın dilsel kullanımını izlersek, olgular aslında dünyada yaygın olan olgu bağ-
                            lamlarken, olgu bağlamlar ise sadece çeşitli nesnelerin, niteliklerinin ve karşılıklı ilişkilerin olası
                            biçimlendirmeleridir.
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177