Page 174 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 174
8.1 Kaba Olgular ve Kurumsal Olgular 159
sunulması durumunda AB Antlaşması’nın 234. maddesine göre AB hukukunun geçerli-
6
liği ve yorumlanması hakkında bir ön karar verme yetkisine sahip olması gibi.
Dil felsefecileri ve sosyal felsefeciler, genellikle dünyadaki kurumsal “şeyler”, nesneler veya
diğer metafizik varlıklardan değil, kurumsal olgulardan bahsederler. Peki ama neden? Böyle bir
konuşma tarzı çok sezgisel ya da kendinden aşikâr değildir ve “Clapham omnibusundaki adam
(sıradan bir kimse)” ya da ortalama bir insanın diğer bir tür adlandırma şekli, böyle bir dilsel
kullanımı tuhaf bulacaktır. Olguya dayalı konuşma tarzının sebebinin Ludwig Wittgenstein’ın
Tractatus Logico-Philosophicus adlı eserindeki ontolojik duruşuyla bir ilgisi olabilir. Wittgens-
tein için dünyadaki (gerçekte var olan) olgular ve realitedeki (sadece mümkün olan) olgu bağ-
lamlar, ontolojinin temel kurucu unsurlarıydı. Tekil “şeyler”, nesneler veya benzeri varlıklar
dünyaya, izole edilmiş bağımsız varlıklar olarak değil, yalnızca olası bir olgu bağlamının parça-
7
sı olarak girebilirler. Benzer şekilde, “nesnelerin”, bunlara ait içsel özelliklerinin ve durumlarla
olan karşılıklı ilişkilerinin kombinasyonu, kurumsal ya da konvansiyonel felsefenin temel onto-
lojik kategorisi olarak görünmektedir.
Kurumsal olgular, bazı yasal düzen normları altında evlilik, sözleşme ile son arzu beyanı
ve vasiyet kurumları gibi genel ve soyut kurumlar olmak üzere iki kategoriye ayrılır ve
bunlar da, A ve B arasındaki evlilik, X ve Y tarafından varılan belirli bir sözleşme veya Z
tarafından yapılan son arzu beyanı ve vasiyetname gibi tekil ve özel örnekleri içerebilir.
8
Kurumlar/örnekler ikileşimi, dil felsefesindeki tür/örnek ayrımına karşılık gelir. Aynı
zamanda, John Rawls’un demokrasi, adalet veya hukukun üstünlüğü ideolojisi gibi bazı
9
sosyal olguların kavramı ve farklı kavrayışları arasındaki özgün ayrımına da uymaktadır.
John R. Searle tarafından benimsenen terminoloji, burada kabul edilenden biraz fark-
lıdır. Searle, örneğin satranç oyununun kurucu kuralları ile oyunun (sadece) teamülleri
arasında ayrım yapmaktadır. Satrancın kurucu kuralları, terimin anlamından da anlaşı-
10
6 Yasa koyucu bir yasama faaliyetinde bazı kaba olguları kullandığında veya mahkeme hukuki bir
kararında kaba olguları kullandığında, ilgili kanun veya hukuki karara atıfta bulunulduğu zaman ar-
tık kaba veya kurumsal olgularla mı uğraşıyor oluruz? Birinin evindeki masalar ve sandalyeler ile
mevzuattaki veya hukuki karardaki “masalar” ve “sandalyeler” aynı şey olmak zorunda değildir.
7 “...nesneler ve yüklemler dünyaya yalnızca olguların unsurları olarak girerler ve nesneler ve yük-
lemler izole bir şekilde düşünülemez.” Stenius, Wittgenstein’s Tractatus (Wittgenstein’ın Tracta-
tus’u), s. 25, 68. Karşılaştırma için: Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, paragraf 1.1.:
“Die Welt ist die Gesamtheit der Tatsachen, nicht der Dinge.” (“Dünya olguların toplamıdır, şeyle-
rin değil.”)
8 Hukukun kurumsal karakteri ile ilgili olarak, MacCormick, Rhetoric and the Rule of Law (Retorik
ve Hukukun Üstünlüğü), 63-68; MacCormick, Institutions of Law (Hukukun Kurumları).
9 Rawls “Two Concepts of Rules” (“Kurallara Dair İki Kavram”) adlı çalışmasında şöyle yazmıştır:
“Bu yazıda, bir uygulamanın haklı görülmesi ile uygulama altındaki belirli bir eylemin haklı gö-
rülmesi arasındaki ayrımın önemini göstermek istiyorum. (...) bir uygulamayı uygulanacak ve yü-
rürlüğe konulacak kurallar sistemi olarak doğru bulmak ile bu kuralların kapsamına giren belirli bir
eylemi doğru bulmak arasında ayrım yapmak gerekir; faydacı argümanlar uygulamalar hakkındaki
soru ile ilgili olarak uygunken, misilleme argümanları belirli kuralların belirli bir durumlara uygu-
lanmasına uygundur.” Rawls, Collected Papers (Derleme Yazılar), s. 20, 22. - Rawls burada ceza-
landırma uygulamasını veya kurumunu örnek olarak kullanmıştır. “Uygulama” terimi ile “ofisleri,
rolleri, hareketleri, cezaları, savunmaları vb. tanımlayan ve faaliyete yapısını veren bir kurallar sis-
temi ile belirtilen her türlü faaliyeti” ifade etmektedir. Örnek olarak Rawls, oyunlara ve ritüellere,
yargılamalara ve parlamentolara atıfta bulunur. Rawls, “Two Concepts of Rules”, s. 20, n. 1.
10 Alf Ross da, kendisine ait analitik hukuki realizmin öncülleri altında, toplum tarafından paylaşılan
kurallara ve yargıcın hukuka ilişkin içsel bakış açısına örnek olarak satrançtan yararlanmıştır. Ross,
Om ret og retfærdighed (Hukuk ve Adalet Üzerine), s. 22-28.