Page 20 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 20
1.1 Jerzy Wróblewski’ye Göre Yargısal Karar Vermede Üç İdeoloji 5
Yargısal karar vermenin hukukiliği, hâkimin hukukun üstünlüğü ile bağlı olduğu,
hüküm verirken emredici hukuk kaynaklarından ortaya çıkan savlar bütününe bağlı
kalmak zorunda olduğu düşüncesini ifade eder. Biçimsel hukukilik kavramının yasama,
hazırlık belgeleri (travaux préparatoires) ve emsal kararlar gibi hukukun kurumsal
kaynakları ile bunlardan çıkartılabilecek kurallar ve ilkeler bütününe atıfta bulunduğu
düşünülebilir. Wróblewski, emsal kararları ve hâkim tarafından yaratılan diğer hukuku
hukuk sistemi kavramı dışında gördüğü için özellikle daha da katı bir hukuk anlayışını
19
tercih etmiştir. Geniş anlamda, hukukiliğin koşulu, bir hukuk sisteminde kabul edilen
bütün kurumsal veya kurumsal olmayan (toplumsal nitelikteki) hukuk kaynaklarını
kapsayacak şekilde düşünülebilir. Böylesi daha geniş bir hukukilik anlayışı, Alf Ross ve
Ronald Dworkin tarafından farklı terimlerle savunulan hukuk kavramıyla daha iyi bir
uyum sağlayacaktır. Hukuk kavramı ana hatları ile, değer yüklü hukuki ilkeleri de içere-
cek şekilde belirlenmişse, biçimsel hukukilik ölçütü de buna göre tanımlanmalıdır.
Yargısal karar vermenin rasyonelliği ise, hukuki kararların bir dizi epistemik ve aksi-
20
yolojik nedenlerle gerekçelendirilmesi gerekliliğine denk düşmektedir. Wróblewski, üç
yargısal karar verme ideolojisi bağlamında belirli bir hukuk kaynağı doktrini sunmasa
da hâkimin bu tür epistemik ve aksiyolojik nedenlere başvurması gerekliliği, kurumsal
ve kurumsal olmayan hukuk kaynakları ve bunlardan çıkartılan argümanlar açısından
yeniden formüle edilebilir. Aksiyolojik ve epistemik nedenler yerine, hukuki bir kararın
sırasıyla, norm öncülünden ve olgu öncülünden söz edilebilir. Yargısal bir kararın hu-
kukiliği, hukuki karar vermenin rasyonellik koşulları aracılığıyla kendini gösterir.
Wróblewski ayrıca hukuki bir kararın iç ve dış gerekçesi arasındaki ayrımı da ortaya
koymaktadır. İç gerekçe, bir davanın sonucu ile bunu desteklemek için sunulan normatif
ve olgusal öncüller arasında geçerli olan, sonucun söz konusu norm öncülü ile olgu
öncülünün birleşiminden türetildiği anlamına gelen ilişkiyi ifade eder. Norm öncülü
hukukun kaynaklarından türetilirken, olgu öncülü, davanın hukuki nitelikteki maddi
olgularını belirtir. Dış gerekçe ise epistemik ve aksiyolojik öncüllerin kendilerinin veri-
len kararın dışında bazı ölçütler ile gerekçelendirilmesini ifade eder.
Wróblewski, hukuki muhakemeyi ilgili beş gerekçelendirme düzeyiyle araştırmakta-
dır. Bir kararın iç gerekçelendirmesi, ulaşılan hukuki sonuç için gösterilen bir dizi epis-
temik ve aksiyolojik neden bakımından ana hatlarıyla belirtildiği üzere birinci gerekçe-
lendirme düzeyini teşkil eder. Birinci gerekçelendirme düzeyinin söz konusu epistemik
ve aksiyolojik öncüllerinin dış gerekçelendirmesi, ikinci hukuki gerekçelendirme düze-
yini oluşturmaktadır. Üçüncü düzey, gerekçelendirmenin ilk iki düzeyinin yeterliliği ve
yerindeliğinin değerlendirilebileceği gerekçelendirme mantığına denk düşer. Dördüncü
domsmotiveringens betydelse främst i tvistemål; Aarnio, Reason and Authority: A Treatise on the
Dynamic Paradigm of Legal Dogmatics (Akıl ve Otorite: Hukuki Öğretinin Dinamik Paradigması
Üzerine Bir İnceleme); Siltala, A Theory of Precedent, s. 179-196.
19 “Hukuk sistemi yeterince genel ve soyut kurallardan oluşur, ancak kararları uygulayan bireysel
hukuku ve diğerlerinin yanı sıra yargı kararlarını içermez.” Wróblewski, The Judicial Application
of Law, s. 296.
20 Karşılaştırma için: “Rasyonellik, kararların iyi nedenlerle doğru bir şekilde gerekçelendirilmesi
olarak tanımlanmaktadır. Bu, kötü bir şekilde gerekçelendirilen rasyonel olmayan kararın ve hiçbir
neden göstermeyen irrasyonel kararın karşıtıdır.” Wróblewski, The Judicial Application of Law, s.
306.