Page 226 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 226

10.5 John Finnis’in Yedi Temel Değeri                               211

                         olan karakterle ilgili olarak şu ya da bu oldukları yönünde bir argüman ortaya atılmama-
                                                               50
                         lıdır. Ancak yine de Finnis şunları yazmaktadır:
                            Bu değerlerin tam sayısından ve tanımlarından daha önemli olan, her birinin temel olduğuna
                            dair anlamdır. Birincisi, her biri eşit derecede kendiliğinden aşikâr bir iyilik biçimidir. İkincisi,
                            hiçbiri analitik olarak sadece diğerlerinin bir yönü olmaya ya da sadece diğerlerini elde etmek
                            için araçsal olmaya indirgenemez. Üçüncüsü, her biri, üzerine odaklandığımızda, makul olarak
                            en önemli olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla aralarında hiyerarşi yoktur. (...) Her biri temel ni-
                            teliktedir. Hiçbiri diğerlerinden daha temel değildir, çünkü makul olarak her biri üzerinde odak-
                            lanılabilir ve her biri, üzerine odaklanıldığında, bir değer önceliği olduğunu iddia eder. Dolayı-
                            sıyla, aralarında nesnel bir değer önceliği yoktur.
                         Benzer  şekilde,  temel  bir  değer  olarak  alınan  bilginin  değeri  ile  ilgili  olarak  şunları
                         belirtir:
                               51
                            Hem bu tür şüphecilerin ne ölçüde iddia ettiklerini hem de bunu iddia etmek için gerekçelerinin
                            ne kadar kesin olması gerektiğini görmek önemlidir. İddiaları çok ciddi; çünkü eğer doğruysa,
                            iddiaları, bilginin takip edilmeye değer bir iyi olduğu ilkesinin rasyonel özelliklerini gizemli kı-
                            lacaktır. Bu rasyonel özellikler, kendiliğinden aşikâr olma ya da açıklık ve buyurganlık olarak
                            özetlenebilir. Kendiliğinden aşikâr olmaya gelince, daha önce de yeterince söylediğim gibi, dik-
                            katini bilgiye ulaşma olanaklarına ve açık fikirli, açık zihinli ve bilge adamın karakterine odak-
                            layan birine, bilginin değeri açıktır. Doğrusu, şüpheci bunu gerçekten de inkâr etmemektedir.
                            Bunu nasıl yapabilir? Bunun yerine yaptığı şey, bizi, dikkatimizi ilgili konudan uzaklaştırmaya,
                            dünyanın ve insan anlayışının diğer özelliklerine kaydırmaya çağırmaktır.
                         Finnis’in  argümanı,  modern  Batı  kültürünün  ve  yaşam  biçiminin  temel  bilgi  odaklı
                         ilkeleri  nedeniyle  yaşam  ve  bilgi  açısından  en  güçlü  olanıdır.  Diğer  temel  değerlere,
                         yani,  oyun,  estetik  deneyim,  sosyallik  (arkadaşlık),  pratik  sağduyu  ve  terimin  geniş
                         anlamıyla “din”e gelince, yazarın argümanı, söz konusu değerlerin iddia edilen a priori
                         karakterinin kendiliğinden aşikâr olmaktan uzak olması nedeniyle eleştiriye açıktır.
                            Finnis, temel değerlerin evrensel niteliğine ilişkin tezini, tüm insan topluluklarında
                                                                                               52
                         geçerli olduğu söylenen bazı ampirik, yani antropolojik ve tarihsel olgulara dayandırır.

                         50   Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 92, 93. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.) - Karşılaş-
                            tırma için: “Temel değerler ve bunları ifade eden uygulamaya yönelik ilkeler, sahip olduğumuz tek
                            rehberlerdir. Her biri nesnel olarak temel, birincil ve nesnel önemleri açısından diğerleriyle kıyas-
                            lanamazdır. (...) Akıl, her bir eylemde her bir temel değere en azından saygı gösterilmesini gerekti-
                            rir.” Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 119, 120.
                         51   Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 71. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.)
                         52   “[Antropolojik literatürdeki] bu araştırmalar, bize gerçekten de oldukça kendinden emin iddialarda
                            bulunma hakkı vermektedir. Tüm insan toplumları, insan yaşamının değerine özen gösterir; bütü-
                            nüyle, kendini koruma genel olarak eylem için uygun bir neden olarak kabul edilir ve hiçbirinde,
                            oldukça kesin bir gerekçe gösterilmeksizin diğer insanların öldürülmesine izin verilmez. Tüm insan
                            toplumları, özel koşullar olmadıkça, yeni insan yaşamının üremesini başlı başına iyi bir şey olarak
                            görürler. Hiçbir insan toplumu cinsel aktiviteyi kısıtlamaz; (...) Tüm insan toplumları, gençlerin sa-
                            dece uygulamaya yönelik (örneğin tehlikelerden kaçınma) değil, aynı zamanda kuramsal ya da dü-
                            şünsel (yani din) konularda eğitilmesi yoluyla doğruluk kaygısı sergilerler. (...) bütün toplumlar, iş
                            birliği, ortak değerlerin bireysel değerlere üstün olması, bireyler arasındaki yükümlülük ve gruplar
                            içindeki adalet değerlerine karşı olumlu bir tutum sergilerler. Herkes dostluğu bilir. Hepsinde meum
                            (benim) ve tuum (senin), mülkiyet veya mülk ve karşılıklılık anlayışı vardır. Hepsi, ciddi ve biçim-
                            selleştirilmiş ya da rahat ve eğlence amaçlı olsun, oyuna değer vermektedir. Hepsi, grubun ölen
                            üyelerinin bedenlerine, çöp atma prosedürlerinden farklı olarak geleneksel ve ritüel bir tarzda mu-
                            amele eder. Hepsi, insanüstü olarak saygı duyulması gereken güçler veya ilkelere yönelik bir kaygı
                            taşır; öyle ya da böyle, din evrenseldir. Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 83-84.
   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230   231