Page 229 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 229
214 10. Doğal Hukuk Felsefesi: Toplumsal Adalete ve Toplumdaki Siyasi Ahlaka Tabi Olan Hukuk
değer kuramsal zemin sağlamaktadır. Bununla birlikte, Finnis’in hukuk kavrayışında
bazı temel değerler henüz eksiktir. Aristo, sosyal ya da politik değerlerin Yunan şehir
devletindeki iyi yaşam için önemini vurgulasa da insanı sosyal ya da politik bir hayvan
(zoon politikon) olarak tasvir etmiş olsa bile, Finnis’in temel değerler kataloğunda ger-
çek anlamda politik değerlere yer yoktur. Aynı şekilde, Lon L. Fuller’ın hukuka içkin
ahlakı temel fikrini dayandırdığı hukukun usuli veya kurumsal değerleri de Finnis’in
doğal hukuk felsefesinde yer almamaktadır.
Aristo’nun siyaset felsefesine ve Fuller’ın hukuk felsefesinin kurumsal ilkelerine en
yakın olan iki temel değer, Finnis’in hukukun arkasındaki temel değerler kuramındaki
sosyallik (dostluk) ve pratik sağduyu, ancak gerçekten sosyal, kurumsal veya politik
alanı içermezler. Aynı durum, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşme-
si’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı gibi Finnis’in doğal
hukuk anlatısında eksik gibi görünen insan hakları ve anayasal haklar kavramı için de
geçerlidir. Finnis, doğal haklar ve insan hakları terimlerinin kendisi için eş değer oldu-
58
ğunu belirtse de, kurumsallaşmış insan hakları konusunu Natural Law and Natural
Rights (Doğal Hukuk ve Doğal Haklar) adlı eserinde hiçbir derinlikte ele almamaktadır.
Modern hukukun yaygın kurumsal öncülleri uyarınca, farklı insan haklarına veya anaya-
sal haklara verilen nispi ağırlık, her bir temel değerin, felsefi ve hukuki müzakerenin “kıv-
rımları ve dönüşleri”nde, bazı durumlarda diğer temel değerlere göre görece öncelik talep
etmesinin olası olduğu göz önüne alındığında, Finnis’in açık uçlu durumsal argümantasyon
modelini takip etmiyor gibi görünmektedir. Daha ziyade, bu hakların arkasındaki her tür
insan haklarına, anayasal haklara veya temel değerlere verilen nispi ağırlık, sahip oldukları
uygunluk duygusunun yanı sıra toplumda sahip oldukları kurumsal desteğin düzeyine göre
belirlenir. Bazı insan hakları ya da anayasal haklar diğerlerinden daha fazla kurumsal ağırlı-
ğa sahiptir. Burada savunulan argüman hattı, elbette Ronald Dworkin’in hukuki ilkeler fikri-
nin ve bunların hukuk camiasında bulunma biçimlerinin bir uyarlamasıdır.
Yine de Finnis, değer yüklü hukuk ilke ve standartlarının sabit bir sistem veya ar-
gümanlar hiyerarşisine bağlanamayacağına işaret ettiğinde haklıdır. Bu bağlamda,
59
hukuki ilkeler hukuk kurallarından önemli ölçüde farklıdır. Hans Kelsen’in ve AJ
Merkl’in Stufenbaulehre’sine göre, yalnızca hukuk kuralları, kurallar hiyerarşisine bağ-
lanmış ve iç çatışmalardan arınmış durağan bir sistemin parçası olabilir. Bir dizi hukuki
ilke veya diğer değer yüklü, bağlamsal hukuk standartları, karara bağlanacak her bir
dava için her zaman yeniden gözden geçirilmeye ve muhtemelen yeniden tanımlanmaya
tabi olmak üzere, en fazla, dinamik, açık uçlu normatif bir sistem (burada zayıf anlamıy-
la alınan bir “sistem” kavramı ile) oluşturabilir. Hukuki ilkeler, durağan bir hukuk sis-
temine bağlandıkları ölçüde, biçimsel olarak geçerli hukuk kurallarının sistemsel nite-
liklerinden bazılarını da benzer ölçüde elde edeceklerdir.
60
58 Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 198. “Bu kitaptaki hemen hemen her şey insan haklarıy-
la ilgilidir (‘insan hakları’, ‘doğal haklar’ için kullanılan çağdaş bir deyimdir: bu terimleri eşanlamlı
olarak kullanıyorum).”
59 Yaşam hakkının diğer temel değerler karşısında önceliğe sahip olduğu düşünülürse, ilke olarak
değil, kural olarak tanımlanması gerekir.
60 Yukarıda, hukuki biçimsellik bağlamında değinildiği üzere, Robert S. Summers’a göre sistemik
biçimsellik kavramına ve diğer hukuki formalizm ilkelerine atıfta bulunuyorum.