Page 230 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 230

10.6 Eşbiçimli Hukuk Kuramının Eleştirel Bir Değerlendirmesi        215

                            1950’lerden bu yana, insan hakları, akla dayalı doğal hukuk geleneğine sıkı sıkıya
                         bağlı, dinî ya da ahlaki bir iz taşıyan değişmez, evrensel ve pozitif olmayan değerlerden,
                         Batı dünyasında ve her yerde hukuk sisteminin ayrılmaz bir parçası oldukları yeni bir
                         konuma doğru derin bir dönüşümden geçmiştir. Doğal hukuk ile pozitif hukuk arasın-
                         daki  kavramsal  sınır  da  değişmiştir.  Eskiden  değişmez  doğal  hukukun  bir  parçası  ve
                         bölümü olan şey, şimdi uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve ulusal anayasalarda
                         yer alan anayasal haklar yoluyla pozitif hukuka dâhil edilmiştir.



                         10.6 Eşbiçimli Hukuk Kuramının Eleştirel Bir Değerlendirmesi

                         10.6 Eşbiçimli Hukuk Kuramının Eleştirel Bir Değerlendirmesi
                         Doğal hukuk felsefesindeki en büyük avantaj ya da gözlemcinin kişisel tercihlerine ve
                         isteksizliklerine bağlı olarak en büyük başarısızlık, hukukun ve onun içindeki dinî, poli-
                         tik ya da sosyal ahlakın iç içe geçmesidir. Doğal hukukun taraftarları için, pozitif huku-
                         kun politik ahlakın kaidelerine boyun eğdirilmesi, halkı yasa koyucu veya mahkemeler
                         tarafından işlenen her türlü hukuki hataya karşı etkin bir şekilde koruduğu düşünülmesi
                         nedeniyle, yaklaşımın kalelerinden biridir. H. L. A. Hart gibi yaklaşımı eleştirenler için
                         hukuk ve ahlakın iç içe geçmesi kavramsal bir karışıklık kaynağıdır ve hukukun biçim-
                         sel geçerliliği ile onun ahlaki değeri ya da değersizliği arasındaki ayrımı göçertmek gibi
                         kötü bir yan etkisi bulunmaktadır.
                            Doğal hukuk felsefesi, hukuki yargılamadaki hukuki öngörülebilirlik ve yeknesaklık
                         kurumsal  erdemlerini  küçümseyerek,  bunun  yerine,  hukukun  ve  hakkaniyetin  içeriğe
                         bağlı konularını vurgulamaktadır. Bununla birlikte, kanunun nasıl anlamlandırılacağının
                         ve yorumlanacağının temelleri yeterince kesin bir şekilde tanımlanmışsa, bu iki konu-
                         nun hukuki analizde birleştirilmesinde kuramsal bir engel bulunmamaktadır. Finnis’in
                         hukuk felsefesindeki temel değerlerin toplanması, her bir temel değerin göreceli ağırlığı
                         iyiliğe bağlanmadıkça (bu, Finnis’e göre mümkün değildir), bu tür bir birleşik akıl yü-
                         rütme için sabit bir referans zemini sağlayamaz. Ortaya çıkan sonuç, aralarında tartma
                         ve dengeleme işlemine başvurmayı gerektiren, değişkenlik gösteren bir temel değerler
                         ve hukuki ilkeler sistemi olacaktır. Aynı zamanda, hukuki öngörülebilirlik hedefi kay-
                         bolur. Ayrıca, bu tür felsefi veya hukuki akıl yürütmenin nihai öncüllerinin gerekçelen-
                         dirilmesinin, temel değerlerin kendiliğinden aşikâr değerinin itibari değerde alınmaması
                         durumunda, sorunlu olması söz konusu olabilir.
                            John  Finnis’in  savunduğu  türden,  kendiliğinden  aşikâr,  önceden  belirlenmiş temel
                         değerlerde hukukun ve hukuki müzakerenin nihai öncüllerinin bağlanması yerine, Lon
                         L. Fuller’ın hukuka içkin ahlak, ilgili kurumsal veya usuli değerlere atıfta bulunarak,
                         mevzuatın ve hukuki yargılamanın arkasındaki değer öncülleri ile çok daha iyi bir eş-
                         leşme gibi görünüyor. Öte yandan H. L. A. Hart’ın doğal hukukun asgari içeriği fikri,
                         toplumda  refahın  inşası  için  hiçbir  olumlu  gündem  sağlamayacaktır.  Sadece  hayatta
                         kalmanın,  insan  toplumu  için  tek  başına değerli  bir  hedef  olarak  nitelendirilmesi  pek
                         mümkün değildir. Hem Fuller hem de Finnis (Fuller hukuki müzakerenin usuli anlamı
                         için, Finnis ise maddi anlamı bakımından olmak üzere) hukuki analiz için daha verimli
                         bir şeyler sağlayabilirler.
   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235