Page 225 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 225

210   10. Doğal Hukuk Felsefesi: Toplumsal Adalete ve Toplumdaki Siyasi Ahlaka Tabi Olan Hukuk

                         (2)  yaşamdaki temel insani değerler arasında keyfi tercihler olmaması;
                         (3)  temel  iyiler  prensip  olarak  herhangi  bir  insan  tarafından  takip  edilebileceğinden,
                            kişiler arasında keyfi tercihler olmaması;
                         (4)  bir yaşam süresinin değişen koşullarda iyiliğin tüm temel biçimlerine yeterince açık
                            olabilmek için, yaşamdaki belirli ve sınırlı projelerden yeterince ayrılma;
                         (5)  iyiliğin temel biçimlerinden hiçbirini az da olsa veya sebepsiz yere terk etmemek
                            için, yaşamdaki belirli ve sınırlı projelere yeterince bağlılık;
                         (6)  yaşamdaki belirli hedefleri takip etmedeki etkinlik ve kişinin eylemlerinin değerinin
                            bunların etkililiğine, belirli amaçlara uygunluğuna, yararlarına ve dolayısıyla ortaya
                            çıkan sonuçlara göre değerlendirilmesi gerekmesi şeklinde sonuçların (sınırlı) öne-
                            mi;
                         (7)  her eylemde temel değerlere saygı gösterilmesi,  böylece  alınan  her  bir  eylemde
                            temel değerlerden her birine saygı gösteriliyor olması;
                         (8)  ortak iyinin peşinde koşma koşulu; ve
                         (9)  hayatta yapılan değer seçimlerinde kişinin vicdanına uyma zorunluluğu.
                         Son olarak, yedinci temel değer olarak “din” (Finnis tarafından tırnak içine alınmıştır),
                         bilinci aşkın insan deneyimlerini, yaşamın sona ermesini ve ahlaki seçimlerin ve irade
                         özgürlüğünün öbür dünyaya ya da benzer bir fikre atıfta bulunarak gerekçelendirilmesi-
                         ni ifade eder. Finnis, “din”i, daha geleneksel dinî ahlak biçimlerini destekleyerek, ya-
                         şam ve ölümün anlamının Cicero’nun Stoacı ve Sartre’ın varoluşsal ve oldukça dünyevi
                         düşüncelerini bile içine alacak şekilde, geniş anlamda tanımlamaktadır.
                            Temel iyiler kendiliklerinden aşikârdır ve bu nedenle, açık bir biçimde ortaya koy-
                         dukları niteliklere katkıda bulunmak için gösterilmeye ya da dışsal olarak gerekçelendi-
                         rilmeye ihtiyaç duymazlar. Bilginin kendiliğinden aşikâr karakteri ile ilgili olarak Finnis
                         şunları yazmaktadır: 49
                            Bilginin  iyiliği  kendiliğinden  aşikârdır,  açıktır.  Gösterilemez,  ancak  aynı  şekilde  gösterilmesi
                            gerekmez.
                         Finnis’in  felsefi  argümantasyonu,  temel  değerlerin  kendine  özgü  karakterini  a priori
                         karakterleriyle  haklı  çıkarmaya  çalıştığı  için,  sürekli  olarak  mantıksal döngüselliğin
                         eşiğinde durur. Mantık ve felsefe bakış açısıyla bu pek tatmin edici değildir. Artık temel
                         değerlerin  tartışmalı  niteliği  söz  konusu  olduğundan,  temel  değerlerin  doğasında  var


                         49   Karşılaştırma için: Finnis, Natural Law and Natural Rights, s. 64-65. Karşılaştırma için: “Burada
                            her birimiz, diğer insanların ve diğer kültürlerin çıkarları hakkındaki bilgimiz ne kadar geniş olursa
                            olsun, kendi pratik akıl yürütmemizin (kendiliğinden aşikâr olduğu için) kanıtlanamaz olan ilk ilke-
                            lerine  ilişkin  kendi  entelektüel  kavrayışımızla  baş  başayız.”  Finnis,  Natural Law  and Natural
                            Rights, s. 85. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.) - Karşılaştırma için: Wróblewski, The Judicial
                            Application of Law (Hukukun Yargısal Uygulaması), s. 306. “Rasyonellik, hukuki söylemde daha
                            fazla haklı gösterilmeyen temel bir değerdir ve rasyonelliğe saygı, hukukun yargısal uygulamasının
                            gücü ve zayıflığı olarak değerlendirilir”; MacCormick, Legal Reasoning and Legal Theory (Hukuki
                            Akıl Yürütme ve Hukuk Kuramı), s. 268: “Rasyonel olmaya çalışmam gerektiğine olan inancım, akıl
                            yürütme yoluyla haklı gösterebileceğim bir inanç değildir.” Karşılaştırma için: ayrıca Wittgenstein,
                            On Certainty; von Wright, “Wittgenstein varmuudesta” (“Wittgenstein kesinlik üzerine”); Siltala, A
                            Theory of Precedent, s. 215-216.
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230