Page 64 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 64

Bölüm 3
                         Tutarlılık Hukuk Kuramı: Hukukun Kurumsal ve
                         Toplumsal Kaynaklarından Elde Edilen
                         Argümanlar Arasındaki Ortak Uyum













                         3.1  Bilimsel Bir Kuramın Önermeleri Arasında Tutarlılık Olarak
                              Doğruluk

                         3.1 Bilimsel Bir Kuramın Önermeleri Arasında Tutarlılık Olarak Doğruluk
                         Tutarlılık (coherence), Latince cohaerentia teriminden belirli şeylerin, nesnelerin, görüngü-
                         lerin veya varlıkların bir diğerine bağlı ya da karşılıklı ilişkili olma niteliğine atıfta bulunarak
                         türetilmiştir. İlgili fiil olan cohaereo, (bir şeyle) bağlantılı olma, (bir şeyle) karşılıklı ilişkili
                         olma veya (bir şey tarafından) bir arada tutulma niteliğini ifade eder. Burada tutarlılık, teri-
                         min edebi veya psikolojik anlamında değil, dilsel ve felsefi anlamda alınmaktadır. Bu itibar-
                         la, tutarlılık dilin sentaksı veya pragmatiği ile değil, semantiğiyle ilgilidir. Dilin sentagmatik
                         ve paradigmatik nitelikleri aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacaktır çünkü bunlar dildeki her-
                         hangi bir anlatı yapısının veya kalıbının ayrılmaz bir parçasıdır.
                            Tutarlılık doğruluk kuramı, bir fikrin, düşüncenin, iddianın ya da kavrayışın doğru-
                         luğunun,  dilsel  bir  ifade  ile  dünyadaki  bir  olgu  bağlamı  arasındaki  eşbiçimli,  resim
                         ilişkisinin varlığı olarak tanımlanabileceği fikrini reddeder. Bunun yerine, dünya hak-
                         kında sahip olabileceğimiz tüm bilgiler, doğru olduğunu düşündüğümüz diğer inanç ve
                         kavrayışların  toplamı  ile  birbiriyle  kaynaşmış  ve  iç  içe  geçmiştir.  Dahası,  tüm  insan
                         bilgisi nihayetinde “kelimeleri” ya da dilsel ifadeleri ve dünyadaki “şeyleri” ya da gö-
                         rüngüleri birbirine bağlayan bağlantılar anlamında, geçerli olan şeylerin düzenini tanım-
                         layan epistemik ve mantıksal-dil bilimsel ön koşullara bağlıdır. Fransız filozof Michel
                         Foucault, episteme (épistémè) ve tarihsel a priori (historical a priori) olmak üzere ele
                         alınan görüngünün iki terimini benimsemeyi önermiştir.  Felsefi görüngübilim destekçi-
                                                                      1
                         lerinin bizi inandıracağının aksine, geçerli dünya görüşü tarafından tüm insan bilgisine
                         yerleştirilen epistemik ve mantıksal-dilsel sınırlılıkları atlayıp parantez içine alma etki-
                         sini doğuracak şekilde, doğruya yani “şeylerin”, varlıkların veya görüngülerin “dışarı-
                         daki” bir a priori özüne yönelik olarak epistemik kestirme bir yol ya da bir şekilde ayrı-
                         calıklı bir erişim bulunmamaktadır. Dolayısıyla tutarlılık doğruluk kuramı, dilsel kav-
                         ramların “dışarıdaki” dışsal gönderimini atlar, yok sayar ya da “parantez içine alır”.

                         1   Foucault, Les Mots et les choses (Kelimeler ve Şeyler), [Türkçe çevirisi, çev. Mehmet Ali Kılıçbay,
                            İmge Kitabevi Yay. (2017)]; ayrıca karşılaştırma için: Foucault, L’Archéologie du savoir (Bilginin
                            Arkeolojisi), [Türkçe çevirisi, çev. Veli Urhan, Ayrıntı Yay. (2022)].
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69