Page 65 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 65

50    3. Tutarlılık Hukuk Kuramı: Hukukun Kurumsal ve Toplumsal Kaynaklarından Elde Edilen …

                            Doğruluğun ve bilginin bu tür ön koşullar altındaki felsefi çıkmazı, dilsel önermele-
                         rin herhangi bir dışsal gönderiminin olmamasıyla ilgilidir: Dünyanın doğru iddialarını,
                         mükemmel  tutarlı  masallardan  ve  diğer  düz  kurgu  masallardan  nasıl  ayırt  edebiliriz?
                         Eleştirenlere göre, bir iddianın doğruluğunun nihai ölçütü olarak metinsel tutarlılığına
                         duyulan naif inanç, Ludwig Wittgenstein’ın Felsefi Soruşturmalar [Türkçe çevirisi, çev.
                         Haluk Barışcan, Metis Kitabevi Yay. (2007)] adlı çalışmasında yer alan, bazı gazetele-
                         rin birkaç nüshasının satın alınmasının bu gazetelerde yer alan bazı tekil haber yazıları-
                                                                                        2
                         nın doğruluğunu garanti edeceği anlamına gelen argümanına benzemektedir.  Yine de
                         eğer  doğrunun  tanımı,  tekabüliyet  kuramının  önerdiği  gibi  dil  ile  dünyadaki  bir  olgu
                         bağlamı arasındaki yapısal benzerliğin varlığına bağlı olsa bile, tekil bir iddianın doğru-
                         luk-değeri  konusunda  karar  vermek  için  işlevsel  ölçütlerin  yine  de  topluluk  üyeleri
                         tarafından kolektif bir şekilde onaylanan önermeler ve inançlar ağına bağlanması gere-
                         kir çünkü geçerliliği değerlendirilmeden önce tüm bilgilerin bir şekilde kavramsallaştı-
                         rılması gerekir. Anlaşılır bir dilsel formülasyon verilemeyen ve başkalarına iletilemeyen
                         sezgisel inançlar veya vahiyler de doğru bilginin ölçütlerini karşılayamaz.
                            Bilgi, tutarlılık doğruluk kuramına göre yalnızca dil yoluyla ifade edilen içsel olarak
                         tutarlı bir fikirler, düşünceler, cümleler veya iddialar kümesine dayanabilir. Sonuç ola-
                         rak, tekil bir iddianın doğruluk-değeri ancak o yaşam alanıyla ilgili diğer tüm cümlelerle
                         ilişkisi içerisinde yargılanabilir. Doğruluk, dilsel bir ifade ile dünyadaki olgu bağlamları
                         arasındaki eşbiçimli bir ilişki değil, belirli bir zamanda topluluk üyeleri tarafından ko-
                         lektif  şekilde  sürdürülen  bir  inanç  sistemine  içsel  bir  niteliktir.  Sayesinde  dünyadaki
                         görüngülerin, olgu bağlamlarının ya da benzer varlıkların tasvir edilebileceği bazı (ol-
                         dukça  tutarlı)  dilsel  kavramlar  sistemine  erişmeden  dünyadaki  olgu  bağlamları  ilgili
                         güvenilir bilgiye erişimimiz yoktur.
                            Gündelik dil, kapalı bir kavramlar ve cümleler sistemi değildir. Kavramların ve an-
                         lamlı  dilsel  cümlelerin  sayısı  sınırsız  olduğundan,  bir  önermenin  doğruluk  değeri
                         konusunda  karar  vermek  -  en  azından  prensip  olarak  -  sonsuz  büyüklükteki  diğer
                         dilsel  ifadeler  kümesi  hakkında  bir  anlayış  edinmeyi  gerektirir.  Gerçek  yaşamda,
                         sorgulanan önermeler kümesi, sorgulamaya dâhil olan epistemik ihtiyaçlar ve çıkarlar
                         doğrultusunda  elbette  çok  daha  odaklıdır.  Sonuç  olarak,  incelenen tekil iddia Eins-
                         tein’ın genel ve özel görelilik kuramıyla ilgiliyse, dil bilimsel duyu ve gönderim çer-
                         çevesi, örneğin kuramsal fizik ve astronomi dallarını oluşturan önermeler kümesiyle
                         sınırlandırılabilir. Benzer şekilde, söz konusu tekil iddia hukuki bir iddia ise, belirli
                         bir hukuk sisteminde hukukun kurumsal ve toplumsal kaynaklarından türetildiği şek-
                         liyle, hukukun nasıl anlamlandırılacağı ve yorumlanacağı üzerine bir önermeler kü-
                         mesine de odaklanabilir.
                            Mantıksal  pozitivizmin  kilit  isimlerinden  (Viyana  Çevresi)  biri  olan  Otto  Neurath
                         (1882-1945), bilgi ve doğruluk karşısında tutarlılık kuramının felsefi ve bilimsel öğreti-
                                                                 3
                         sini özlü bir biçimde şu şekilde ortaya koymuştur :

                         2   Wittgenstein, Philosophische Untersuchungen (Felsefi Soruşturmalar), paragraf 265 (s. 94/94e)
                         3   Neurath, Philosophical Papers (Felsefi Yazılar), s. 53. (İtalikler Neurath’a aittir.) Coffa, The Se-
                            mantic Tradition from Kant to Carnap (Kant’tan Carnap’a Semantik Gelenek), s. 365’te alıntı ya-
                            pılmıştır. - Coffa’nın kitabı, kitabın başlığında olduğu gibi “Kant’tan Carnap’a” modern semantikin
                            tarihsel açılımının mükemmel bir anlatımıdır.
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70