Page 69 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 69
54 3. Tutarlılık Hukuk Kuramı: Hukukun Kurumsal ve Toplumsal Kaynaklarından Elde Edilen …
tamamen aşikâr olmadıklarını düşünüyorum. Örneğin destekleyici ilişkilerin yoğunluk-
10
larından ziyade, sayısı (= 1. nokta), sebepler zincirlerinin uzunluğu (= 2. Nokta), ilke-
ler arasındaki öncelik ilişkilerinin sayısı (= 5. Nokta), kuramın tekil ve genel kavram-
11
12
larla ilişkisi (= 7. Nokta), kuramın tekil olaylar ve yaşam alanları karşısında kapsamı
13
(= 9. ve 10. noktalar).
Öte yandan, güçlü bir şekilde desteklenen önermelerin göreceli kısmı (= 3. nokta),
destekleyici zincirler arasındaki bağlantılar (= 4. nokta), önermeler arasındaki anali-
tik, ampirik ve normatif ilişkilerin etkisi (= 6. nokta) ve kavramlar arasındaki kavram-
sal çapraz bağlantılar (= 8. nokta) ile ilgili ölçütler, bir kuram veya önermeler küme-
sinde tutarlılığın varlığını veya yokluğunu değerlendirirken açıkça önemlidir. Yine de
Peczenik’in ve Alexy’nin bu ölçütleri niceliksel olarak belirtme iddiası doğru bulu-
14
namaz.
Peczenik ve Alexy’nin, tutarlılık kavramını, ortak argümantasyon yapısına atıfta bu-
lunarak tamamen niceliksel bir terimle tanımladıklarında, Ryleancı anlamda bir kate-
15
gori hatası yapıyor olmaları bile söz konusu olabilir: “x kuramı ne kadar
çok/uzun/büyük ise, x kuramı (x kuramının bazı unsurları) o kadar tutarlıdır”. Açıkça
söylemek gerekirse, bir kuramda veya bir önermeler kümesinde tutarlılığın varlığı veya
yokluğu, geleneksel hukuk kavramını, hukuk kuramı-inşasının matematiksel bir hesap-
laması gibi bir şeye dönüştürmeksizin, “diğer koşullar aynı kalmak üzere, bir kurama ait
ifadeler diğer ifadelerle ne kadar güçlü bir şekilde desteklenirse, kuram da o kadar tutar-
lı olur” (= 1. nokta), “diğer koşullar aynı kalmak üzere, bir kurama ait ifadeler ne kadar
10 Peczenik’in 1. ve 2. noktalarına atıfta bulunarak: belirli bir sonuca destek olarak verilen birkaç
uygun nedenden oluşan birbirine kenetlenmiş bir “dikişsiz ağ”, yüzlerce hatta binlerce çılgınca çap-
raz kesişen cümleden oluşan ayrıntılı bir bulmaca çalışmasından daha tutarlı olabilir. Çünkü bu
ikinci durumda, (biçimsel mantık, yapay diller veya matematiğin tamamen anlamı açık olan cümle-
leriyle uğraşmadığımız sürece) cümleler arasındaki içsel ilişkiler daha karmaşık ve alternatif yo-
rumlara açık hale gelme eğilimindedir.
11 Dworkin’in hukuk camiasından yeterli kurumsal destek ve onay duygusu alma şeklindeki ikili
ölçütlerini karşılayan değer yüklü ilkeler ve diğer hukuki standartlar, eldeki dava için değer yüklü
ilkelerin tartılması ve dengelenmesi yönteminden dolayı, sabit bir hukuki kavramlar sistemine veya
karar alma ölçütlerine bağlanamaz. Burada, hukuk ilkeleri, Hans Kelsen ve A. J. Merkl tarafından
normlar hiyerarşisi veya normlar piramidi fikri ile örneklendiği üzere, böyle bir sisteme yerleştiri-
lebilecek hukuk kurallarından radikal şekilde farklıdır.
12 Genel kavramlar neden daha kolay bir tutarlılık kuramının parçalarına ayrılma eğilimindedirler?
Aslında, eldeki konu, söz konusu kuramın uygulama alanının kapsamı ile ilgilidir; kuramın genel
kavramları, kuramın tutarlılığını değil, tekil kavramlardan daha geniş olan bir uygulama alanı sağ-
lar.
13 Başka bir deyişle, bir kuramın semantik gönderimi, kendi iç argüman yapısından ayırt edilmelidir,
oysa tutarlılık kavramıyla bir ilgisi olan şey yalnızca ikincil bir meseledir.
14 Peczenik, muhtemelen son derece tutarlı masallar eleştirisini aşağıdakileri yazarak yanıtlamaktadır:
“Gerçekle temas, tutarlılık ölçütleri ile sağlanır. Ölçüt 9 [ele alınan durum sayısı] bu nedenle, bir
tutarlılık kuramının çok sayıda ‘veri adayını’ veya ‘belirli ifadeleri’ kapsamasını gerektirir. Ölçüt 3
[ifadeler arasındaki güçlü destek], muhakeme gibi belirli bir uygulamayı karakterize eden önceden
varsayılmış ifadelerle tutarlılığı ilişkilendirir.” Peczenik, On Law and Reason, s. 179-181 (s.
179’daki alıntı). - Yine de Moorecu açık soru argümanı, kuramı rahatsız ediyor: Böyle bir kavram
aslında tutarlılığa eşit midir?
15 Ryle, The Concept of Mind, s. 17-19.