Page 84 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 84

3.5 Yeniden Tanımlanan Tutarlılık Kavramı                            69

                               60
                         etmiştir.  Dworkin, benim düşünceme göre bu bakımdan daha başarılıdır. Ancak tutarlılık
                         için hiçbir zaman kelimenin tam anlamıyla düzgün bir tanım vermez, bunun yerine bir dizi
                         “ağdalı pasajlar”ı ya da gökyüzüne yükselen metaforları yani bir seri roman yazma görevini
                         üstlenen  hâkimi,  hukuk  hükümranlığının  başkentleri  olan  mahkemeleri  ve  onun  prensleri
                         olan hâkimleri, hayali süper hâkim Herkül’ü taklit etmek isteyen beşer hâkimi tercih eder.
                         İhtiyacımız olan şey, hukukta tutarlılığın çok daha dünyevi bir tanımıdır.
                            Tutarlılık, gördüğüm kadarıyla bir dizi iddia, önerme, kavram ya da bilimsel bir ku-
                         ram veya başka bir dilsel ifade kümesini oluşturan diğer dilsel varlıklar arasında geçerli
                         olan anlamsal ilişkilerle ilgili ilişkisel ve doğal olarak inşai bir kavramdır. Dahası, tutar-
                         lılık, özdeşliğini çarpıtmadan nicel terimlerle tanımlanamaz. Bu nedenle, tutarlılık olgu-
                         sunu yapısal göstergebilim tarafından sunulan fikirlere bağlayarak aşağıdaki niteliksel
                                                                                61
                         tanımı ya da belki de daha doğrusu bir karakterizasyonu öneriyorum :
                            Tutarlılık, bilimsel bir kuramın anlatı yapısına veya anlatı düzenine içsel olan semantik - ve örne-
                            ğin sentaktik ya da pragmatik olmayan - bir nitelik veya daha genel bir ifadeyle aynı anlatı yapısına
                            veya kalıbına eklendiklerinde ve bir parçası olarak yorumlandıklarında kolektif şekilde anlam ka-
                            zanmaları  sonucunu  doğuracak  şekilde,  karşılıklı eşleşmeler, karşılıklı destekler, ortak uyumlar,
                            uyumsuzluk olmaması ve/veya paylaşılan uyumlar olarak tanımlanan herhangi bir dilsel cümle, id-
                            dia veya önerme kümesidir. Bir kuramın veya bir cümleler, iddialar ya da önermeler kümesinin an-
                            latı yapısı veya anlatı kalıbı, dilin sentagmatik ve paradigmatik boyutlarından oluşan mantıksal-
                            kavramsal alanda veya mantıksal-kavramsal evrende yapılan ardışık seçimler kümesinden oluşur.
                            Dildeki sentaktik ilişkiler, bir konuşma akışı (sentaksı) olarak kabul edilen dildeki
                         doğrusal ardıllıklarında hayata geçirildiği şekliyle, bir göstergeler dizisine ya da birle-
                         şimine dayanır. Dilin sentagmatik ekseni birleşim mantığını izler (x ˄ y; “x ve y”). Dil-
                         deki paradigmatik ilişkiler, bir gösterge, anlık bir göstergeler sistemi (dil) olarak kabul
                         edilen dilde eş değer veya paralel bir değere sahip başka bir göstergeyle değiştirilebile-
                         ceği  veya  yerini  alabileceği,  hep  mevcut  olan,  birbirini  dışlayan  göstergeler  kümesi
                         arasında  bir  seçimi  yürürlüğe  koyma  olasılığına  dayanır.  Dilin  paradigmatik  ekseni
                                                           62
                         ayrışma mantığını izler (x ˅ y; “x veya y”).
                            Roman Jakobson dilin sentagmatik boyutunu birleşim ekseni, paradigmatik boyutunu
                                                        63
                         ise seçim ekseni olarak adlandırmıştır.  Dilin yapısı, aynı zamanda, sırasıyla, belirli bir

                         60   “Bütünlük olarak hukuk, hâkimlerden, mümkün olduğu ölçüde, hukukun adalet ve hakkaniyet ve
                            usule uygunlukla ilgili tutarlı bir ilkeler dizisi ile yapılandırıldığını varsaymalarını ister ve onlardan
                            her bireyin durumunun aynı standartlara göre adil ve hakkaniyetli olması için önlerine gelen yeni
                            davalarda bunları uygulamaya koymalarını talep eder. (...) Bütünlüğün yorumlayıcı idealini kabul
                            eden hâkimler, insanların hak ve görevleriyle ilgili bazı tutarlı ilkeler kümesi içerisinde toplumları-
                            nın siyasi yapısının ve hukuk doktrininin en iyi inşai yorumunu bulmaya çalışarak çetin davalara ka-
                            rar verirler.” Dworkin, Law’s Empire, s. 243, 255. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.)
                         61   Önerilen tutarlılık tanımı çok basit değildir, ancak konunun da kabul ettiği bir tanım gibi görün-
                            memektedir. Karşılıklı eşleşme, karşılıklı destek, ortak uyum, uyumsuzluğun olmaması ve/veya or-
                            tak uyuşma ölçütleri şeklindeki ölçütler grubu, tutarlılık kavramında yer alan farklı ilkelere odakla-
                            nan konunun bir yaklaşımı olarak kabul edilebilir.
                         62   Greimas ve Courtés, Sémiotique. Dictionnaire raisonné de la théorie du langage (Semiyotik. Ge-
                            rekçeli Dil Teorisi Sözlüğü), s. 266-267, 376-377 (paradigmatique, paradigme, syntagmatique, ve
                            syntagme girdileri).
                         63   Jakobson, “Linguistics and Poetics” (“Dil Bilim ve Şiir”), s. 358: “Seçim; denklik, benzerlik ve
                            farklılık, eş anlamlılık ve zıt anlamlılık temelinde üretilirken, birleşim, dizinin oluşumu, bitişikliğe
                            dayanır.”
   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89