Page 94 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 94
4.2 Chaïm Perelman’ın Konuşmacının Öznel Bir Düşünce Kurgusu Olarak Evrensel Kitle … 79
13
kurgusudur. Perelman’ın evrensel kitle fikri Jürgen Habermas’ın bir ideal konuşma
durumu (ideale Sprechsituation) fikrini anımsatmaktadır, çünkü her ikisi de rasyonel
söylem alanındaki her türlü manipülasyonu ya da diğer çarpıtmaları devre dışı bırakma-
ya çalışmaktadır. Sonuç olarak Perelman, bir evrensel kitlenin rasyonel argümanlar
vasıtasıyla inandırılması ile farklı türden irrasyonel argümanların etkisinin göz ardı
edilmediği bir durumda somut bir kitlenin ikna edilmesi arasında ayrım yapmıştır.
14
15
Perelman’ın belirttiği üzere :
La distinction entre les discours qui s’adressent à quelques-uns et ceux qui seraient valable pour
tous, permet de mieux faire comprendre ce qui oppose le discourse persuasive à celui qui se veut
convaincant. Au lieu de considérer que la persuasion s’adresse à l’imagination, au sentiment,
16
bref à l’automate, alors que le discours convaincant fait appel à la raison, au lieu de les oppo-
17
ser l’une à l’autre, comme le subjectif à le objectif, on peut les caractériser, d’une façon plus
technique, et aussi plus exacte, en disant que le discours adressé à un auditoire particulier vise à
persuader, alors que celui qui s’adresse à l’auditoire universel vise à convaincre. - Comme la
distinction ainsi établie ne dépend pas du nombre de personnes que écoutent un orateur, mais
des intentions de ce dernier (veut-it obtenir l’adhésion de quelques-uns ou de tout être de rai-
son?), il se peut que l’orateur n’envisage ceux auxquels il s’adresse - meme s’il s’agit d’une
délibération intime - que comme une incarnation de l’auditoire universel. Un discours convain-
cant est celui dont les premises et les arguments sont universalisables, c’est-à-dire acceptables,
en principe, par tous les membres de l’auditoire universel. On voit immédiatement comment,
dans cette perspective, l’originalité même de la philosophie, associée traditionnellement aux no-
tions de vérité et de raison, sera le mieux comprise par sa relation avec l’auditoire universel, et
la manière dont celui-ci est conçu par le philosophe.
Perelman’ın evrensel kitle kavramı, konuşmacının rasyonel argümanlarla kendi tarafına
kazanmaya çalıştığı aydınlanmış kişilerden oluşur. Dolayısıyla evrensel kitle
13 “L’auditoire présumé est toujours, pour celui qui argumente, une construction plus ou moins
systématisée.” Perelman ve Olbrechts-Tyteca, Traité de l’Argumentation, s. 25 (ve devamı). Bu ça-
lışmada iki yazar L’auditoire comme construction de l’orateur başlığı altında bu konu üzerinde dü-
şünmektedir.
14 Perelman ve Olbrechts-Tyteca, Traité de l’Argumentation, s. 46-40.
15 Perelman, L’Empire rhétorique, s. 31. - “Bazı bireylere hitap eden söylemler ile herkes için geçerli
olması amaçlananlar arasındaki ayrım, ikna edici retoriğin inandırıcı olmayı amaçlayandan ne kadar
farklı olduğunu daha iyi anlamamızı sağlar. İkna edici söylemin bir insanın hayal gücüne, duygularına
veya düşüncesizce tepkilerine hitap ettiğini düşünmektense, bir kimseyi inandırmayı amaçlayan bir re-
torik onun akıl yürütmesine hitap eder ve esasen nesnel olana karşı esasen öznel olanı koymak yerine,
belirli bir kitleye hitap eden söylemin [kitlesini] ikna etmeyi amaçladığını, evrensel kitleye hitap eden
retoriğin ise [kitlesini] inandırmayı amaçladığını belirterek bunları daha teknik ve aynı zamanda daha
kesin bir biçimde nitelendirebiliriz. - Şu hâlde belirlenen ayrım, bir konuşmacıyı dinleyen bireylerin
sayısına değil, konuşmacının niyetlerine (yani birilerinin veya her makul varlığın bağlılığını hedefliyor
mu) bağlı olmadığı gibi konuşmacının konuştuğu kişileri - kendi zihninde özel bir düşünce bağlamın-
da bile - evrensel kitlenin bir tezahürü olarak düşünmesi iyi olabilir. İnandırıcı bir söylem, sunulan ön-
cüllerin ve argümanların evrenselleştirilebileceği yani prensip olarak evrensel kitlenin tüm üyeleri ta-
rafından kabul edilebilir olduğu bir söylemdir. Konuya bu şekilde bakmanın, felsefenin özgünlüğünün
geleneksel olarak doğruluk ve akıl yürütme kavramlarıyla ilişkilendirildiği gibi evrensel kitleyle ilişki-
si ve bu kitlenin felsefeci tarafından nasıl düşünüldüğü bakımından en iyi şekilde nasıl anlaşılacağını
hemen idrak ediyoruz. (Bu çalışmanın yazarı tarafından çevrilmiştir.) - Karşılaştırma için: Perelman ve
Olbrechts-Tyteca, Traité de l’Argumentation, s. 34 ve devamı.
16 Perelman, Pascal’ın Pensées (Düşünceler) çalışmasına burada atıfta bulunmaktadır.
17 Perelman, burada Kant’ın Kritik der reinen Vernunft (Saf Aklın Eleştirisi) adlı çalışmasına atıfta
bulunmaktadır.