Page 99 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 99

84           4. “Aşikâr ile İrrasyonel Arasında”: Yeni Retorik ve Hukuki Argümantasyon Kuramı

                         (e)  gerekçelendirme kuralları,  eğer  itiraza  konu  olmuşsa  her  bir  argümanın  (diğer)
                            rasyonel argümanlarla desteklenmesini gerektirir.
                         Bununla  birlikte,  Rawls’un  cehalet perdesini,  hâkimin  hukuki  takdir  yetkisinin  yeni
                         bağlamına sokmak sorun yaratabilir. Rawls’un adalet kuramında, cehalet perdesi, kav-
                         ramsal olarak bir toplumsal sözleşmeye girmiş olma durumundan önce geldiği düşünü-
                         len  özgün konumu  çerçevelemek  için  kavramsal  bir  araç  olarak  ortaya  atılmıştır. 33
                         Rawls,  cehalet  perdesiyle  hakkaniyet olarak  adalet  fikrine  bağlı  bir  toplumda  temel
                         adalet kurallarının ve kurumsal düzenlemelerin benimsenmesini açıklayabilmiştir. Baş-
                         langıçtaki durumda, toplumsal sözleşmenin taraflarının kendi toplumsal konumları veya
                         servet sahibi olmaları ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmaları reddedilir, bu nedenle
                         de savunacakları belirli bir çıkarları olamaz. Sahip oldukları tüm bilgiler, insan doğası
                                                                                  34
                         ve toplumdaki kaynakların genel kıtlığı hakkındaki genel bilgiye eşittir.
                            Rawls, sosyal adaletin temel ilkelerinin ve toplumdaki kurumsal düzenlemelerin ras-
                         yonel argümanlarla çözülmesi gereken bir toplumsal sözleşme müzakerelerinin tarafla-
                         rının, her bir katılımcıya diğerlerinin sahip olduğu benzer bir özgürlük alanıyla uyumlu
                         en  geniş  kişisel  özgürlük  alanı  verilmesi  sonucunu  doğuracak  bir  dizi  ilke  üzerinde
                         hemfikir olacağını savunmuştur. Toplumdaki kıt kaynakların tahsisi, ilgili görev veya
                         pozisyonun gerektirdiği belirli ölçütleri karşılaması koşuluyla, toplumdaki tüm görevle-
                         rin ve boş pozisyonların herkesin başvuruda bulunmasına açık olduğu ilkesine referans-
                         la gerçekleştirilecektir. Toplumsal eşitsizlik, Rawls’un farklılık ilkesi dediği şeye başvu-
                         rulması dışında haklı gösterilemez. Bu nedenle, toplumdaki varlıklı üyelerin konumu-
                         nun iyileştirilmesine, ancak toplumun daha az varlıklı üyelerinin konumunun da iyileşti-
                         rilmesi koşuluyla izin verilir.
                            Cehalet perdesi, bir toplumsal sözleşme tasarlamaya dair başlangıçtaki felsefi bağ-
                         lamından koparılıp Aarnio’nun önerdiği gibi hâkimin hukuki karar alma süreci bağla-
                         mına  yerleştirildiğinde,  ortam,  toplumun  kurumsal  yapısının  kilitlenmesinden  ve  bu
                         yapı  içinde  benimsenen  sosyal  adalet  ilkelerinden  kavramsal  olarak  önceki  bir  tarihe
                         denk gelen Rawlsçu tabula rasa (boş levha) durumundan radikal bir şekilde farklı bir
                         hâl almaktadır. Hâkim, tanımı gereği toplumun kurumsal yapısının ve sosyal adaletin
                         genel ilkelerinin mevzuatta ve/veya emsal kararlarda soyut olarak belirlendiği bir karar
                         verici durumuna getirilirken, eldeki belirli bir dava bakımından içeriğini somut olarak
                         tanımlamak  da  hâkimin  görevidir.  Sonuç  olarak,  Rawlsçu  cehalet  perdesi,  Rawlsçu
                         felsefi  içeriğini  ciddi  biçimde  çarpıtmaksızın  hâkimin  hukuki  takdir  yetkisine  kadar
                         genişletilemez.  Bir  mahkeme,  varlığı,  mahkeme  organizasyonu,  yargılama  usulü  ve
                         genel olarak hukuk düzeni hakkında bir dizi hukuk kuralının önceden var olmasını zo-
                         runlu kılan bir kurumsal olgudur. Bu nedenle, bir cehalet perdesi fikri, bir mahkemede

                         33   John Searle, ilginç bir şekilde, eğer bir toplulukta bir dil varsa konuşmacıların zaten bir toplumsal
                            sözleşmeye (terimin kısmi bir anlamında) girdiğini ve bunun, dilin bir iletişim aracı olarak kullanı-
                            lacağı sözleşme öncesi başlangıçtaki durum olamayacağını ileri sürmüştür: “... dile sahip olmak za-
                            ten kurumların zengin bir yapısına sahip olmaktır. Açıklama yapma ve vaat etme, mülkiyet veya
                            evlilik kadar insan kurumlarıdır. (...) Eğer ‘doğanın durumu’ derken, insanların hiçbir kurumsal ya-
                            pısının olmadığı diğer hayvanlar gibi yaşadığı bir durumu kastediyorsak, bu durumda dil kullanan
                            insanlar için doğanın durumu diye bir şey de olamaz.” Searle, Making the Social World (Sosyal
                            Dünyanın Oluşturulması), s. 134. (İtalik yazılar orijinal metindir.)
                         34   Rawls, A Theory of Justice, s. 137-138.
   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104