Page 104 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 104

4.4 Yeni Retorik ve Alternatifleri                                   89

                         hukukun kurumsal ve toplumsal kaynakları arasındaki metinsel tutarlılık fikrini, tutarlı-
                         lık öncülleri veya bütünlük olarak hukuk çerçevesinde reddeder. Şu hâlde, Chaïm Pe-
                         relman  ve  Lucie  Olbrechts-Tyteca  tarafından  Traité de  l’Argumentation  adlı  eserde
                         özetlen ve hukuki anlamlandırma ya da diğer tür pratik akıl yürütme için referans işlevi
                         görecek  olan,  konuşmacının  konuya  bağlı,  zihinsel düşünce inşası  olarak  ele  alınan,
                         hukuki  yorumlamanın  hedeflenen  evrensel  kitlesidir  (l’auditoire universel).  Pragma-
                         tizmle uyumlu konsensüse dayalı doğruluk kuramının etkisi burada görülebilir.
                            Perelman’ın yeni retoriği, Wittgensteincı resim dil kuramının metafizik ön koşulları-
                         na uyması gerekmediğinden, eşbiçimlikuramdan biraz daha az karmaşık bir “dünyanın
                         mobilyası”  ya  da  felsefi  ontoloji  ile  geçinmeyi  başarmaktadır.  Bunun  yerine,  ideal,
                         evrensel  kitlenin  özelliklerini  tanımlayan  bir  dizi  rasyonellik  koşulu  bunu  yapacaktır.
                         Yine de Wittgenstein’ın Tractatus Logico-Philosophicus’unun kuramsal öncülleri altın-
                         da,  Wittgenstein’ın  anlamlılık  ölçütlerini  karşılayamadıkları  için  dil-dünya  ilişkisinin
                         kendisi, semantik olarak anlamlı dilsel ifadelerle elde edilememiştir.
                            Doğrunun  bir  dil-dünya  tekabüliyeti  olarak  tanımlanmasının,  insan  bilgisinin  gerçek
                         felsefi ölçütlerini en iyi şekilde karşıladığı düşünülse de böyle bir tanımın çalışılabilir bir
                         felsefi analiz aracına dönüştürülmesi, ciddi kuramsal engellerle karşılaşacaktır. Öncelikle,
                         Michel Foucault’nun kastettiği terimsel anlamındaki épistémè’nin mantıksal-dil bilimsel
                         kategorilerine,  yani  “kelimelerin”  (les mots)  ve  “şeylerin”  (les choses)  nasıl  olduğunu
                         belirleyen şeylerin epistemik düzenine veya birbirleriyle bağlantılı olan dünyadaki görün-
                         gülerin  dil  bilimsel  kategorilerine  erişmeksizin,  dünyada  geçerli  olan  durumlarla  ilgili
                         bilgi sahibi olamayız.  Mantık ve dilin zincirleri, insan dilinin çarpıtması olası kategorile-
                                          45
                         rinden  ve  geçerli  épistémè’nin  her  zaman  var  olan  kısıtlamalarından  etkilenmeksizin,
                         dünyada bulunan “dışarıdaki” görüngüler hakkında doğrudan bilgi sahibi olmak için kes-
                         tirme bir yolu ne kadar çok istesek de üzerimizdeki kavrayışlarını gevşetmeyecektir.
                            Doğruluk kavramı, ideal, evrensel bir kitlenin onaylaması veya onaylamaması ile tanım-
                         landığında, “dışarıdaki” dünya ile ilgili metafizik ön koşullar gevşetilebilir ve bunun yerine
                         daha toplum temelli bir insan bilgisi fikri benimsenebilir. Böyle bir felsefi hareketin maliye-
                         ti, bir evrensel kitlenin yapılandırıcı, değişen rasyonellik koşulları açısından ödenir ve söy-
                         lem rasyonelliği anlayışı, konuşmacının özel dünya görüşüne ve argümantasyon bağlamına
                         bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir. Evrensel kitle, Chaïm Perelman’ın tercih ettiği gibi
                                                       46
                         konuşmacının öznel bir düşünce inşası  olarak tanımlanırsa, argümantasyon için hayli-konu
                         ilintili, fiktif veya varsayımsal bir referanstan daha fazlasını sağlayamaz.
                            Şöyle  ki,  Perelman’ın  hukuki  ya  da  ahlaki  argümantasyona  yönelik  nihai  referansı,
                         Dworkin’in, hukuki anlamlandırması ve yorumu hukuki bütünlüğün sağlanmasını garanti
                         eden hayali süper hâkim Herkül düşüncesini andırmaktadır. Perelman’ın rasyonel argü-
                         mantasyon kavramındaki sorun, evrensel kitle kavramı ile ilgilidir. Evrensel kitleyi, diğer-
                         leri tarafından sürdürülen benzer kavramlara doğal bir bağ olmaksızın, bu tür bir argüman-
                         tasyonun açık bir şekilde tekbenci bir anlayışından kaçarken, hukuki müzakerenin rasyo-
                         nellik koşulları karşısında konuşmacının zihinsel bir inşası olarak nasıl tanımlayabiliriz?


                         45   Foucault, Les Mots et les choses; Siltala, Oikeustieteen tieteenteoria, s. 1 ve devamı.
                         46   “L’auditoire comme construction de l’orateur”,  Perelman  ve  Olbrechts-Tyteca,  Traité de
                            l’Argumentation, s. 25-30.
   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109