Page 108 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 108

5.1 “Kısacası, Deneyimsel Anlamda Doğruluğun Nakdi Olarak Değeri Nedir?”   93

                         insan eyleminin esas alabileceği bir toplumsal düşünce anlamında, insan bilgisinin daha
                                                     6
                         öznel karakterine vurgu yapmıştır.
                            William  James, 1907  yılında  bir fikrin veya  düşüncenin doğruluğu  ile deneyimsel
                         anlamda  doğrulanabilirliğinin  ön  koşulları  arasında  bir  denklem kurarak pragmatist
                         doğruluk fikrinin ana hatlarını çizmiştir :
                                                         7
                            Pragmatizm ise her zamanki sorusunu sorar. “Bir düşüncenin ya da inancın doğru olduğunu ka-
                            bul etmek,” der “bir kimsenin gerçek hayatında ne gibi somut bir fark yaratacaktır? Doğru nasıl
                            gerçekleşecektir? Düşüncenin yanlış olması durumunda elde edilenlerden farklı olarak ne gibi
                            deneyimler yaşanacaktır? Kısacası, deneyimsel anlamda gerçeğin nakdi değeri nedir?” - Prag-
                            matizm bu soruyu sorduğu an cevabı karşısında bulur: Doğru düşünceler, geçerleyebileceğimiz,
                            teyit edebileceğimiz ve doğrulayabileceğimiz düşüncelerdir. Yanlış fikirler ise bunları yapama-
                            yacağımız fikirlerdir. Bu itibarla, doğru fikirlere sahip olmamızın bize sağladığı pratik fark doğ-
                            ruluğun anlamıdır çünkü doğru olarak bilinen tek şey budur.
                         Dahası James, bir fikrin veya düşüncenin doğruluğunun ve yararlı olmasının tüm önem-
                                                      8
                         li açılardan eşit olduğuna inanıyordu :
                            Bu durumda, “doğru olduğu için yararlı olan” ya da “yararlı olduğu için doğru olan” [doğru bir
                            fikirden] bahsedebilirsiniz.” Bu ifadelerin her ikisi de tam olarak aynı şeyi ifade eder; yani bu-
                            rada yerine getirilen ve doğrulanabilen bir fikir söz konusudur.
                         James’in  doğruluk  anlayışının  arkasında,  Charles  S.  Peirce’ın  1870’ler  gibi  erken  bir
                         tarihte sunmuş olduğu pragmatizmin temel fikirleri bulunmaktadır:
                            Bir  düşünsel  kavrayışın  anlamını  belirlemek  için  o  kavrayışın  doğruluğundan  zorunlu  olarak
                            hangi pratik sonuçların makul bir şekilde kaynaklanabileceğini değerlendirmemiz gerekmekte
                            olup bu sonuçların toplamı kavrayışın bütün anlamını oluşturacaktır.
                         Bilimsel ya da başka bir kavramın doğruluğu, insan yaşamı üzerindeki somut etkileri ile
                         tanımlanır:  Doğru olması, herhangi birinin  gerçek  yaşamında ne gibi  somut bir  fark
                         yaratacaktır? Sonuç olarak, bilimsel bir fikrin geçerliliği hem önceki tarihsel kanıtların
                         yapılandırılmasında hem de gelecekteki insan deneyiminin öngörülmesinde yararlılığı,
                         başarısı ya da faydası ile eşit olarak tanımlanır. Pragmatizmin tüm ilkelerindeki ortak
                         nokta, bilimsel bir kuram ve açıklama, gündelik hayatın daha sıradan görevleri, insan
                         davranışının erdemleri ve erdemsizlikleri ya da hukukun makul bir şekilde nasıl anlam-
                         landırılacağı ve okunacağı konularından hangisi ile uğraştığımıza bakılmaksızın, insan
                         eyleminin hizmetinde doğru düşüncelerin yararlılığı fikridir.
                            Bilimsel bir kavrayışın ya da kuramın başarısı, doğa bilimleri veya beşerî ve/veya
                         sosyal  bilimler  tarafından  ortaya  konulan  iddialar  bakımından  ilgili  bilim  camiası  ve
                         hukuki akıl yürütmenin yöntem ve sonuçları karşısında hukuk camiası gibi bir topluluk-
                         ta benimsenen ölçütler ışığında sınanabilirliği, teyit edilebilirliği ya da doğrulanabilir-
                         liği olarak yeniden ifade edilebilir. Doğruluk, bilimsel bir kuramın ya da gündelik bir
                         kavrayışın yararlılığı ya da işleyişi olarak tanımlandığında, konsensüse dayalı doğruluk
                         kuramı ve Chaïm Perelman’ın bilimsel ya da başka bir topluluğun bir iddianın doğrulu-
                         ğunu değerlendirmedeki rolünün önemini vurgulayan yeni retorik fikriyle birleştirilebi-
                         lir.  Pragmatist  bir  doğruluk  kuramının  sonraki  versiyonları  aslında  konsensüse  dayalı


                         6   Rescher, “Pragmatism”, s. 710.
                         7   James, “Pragmatism’s Conception of Truth”, s. 142. (İtalik yazılar orijinal metindir.)
                         8   James, “Pragmatism’s Conception of Truth”, s. 143.
   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112   113