Page 110 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 110
5.1 “Kısacası, Deneyimsel Anlamda Doğruluğun Nakdi Olarak Değeri Nedir?” 95
pirik delillerin toplandığı bir durumda, bilim camiasının elinde bulunan kavramlar bir
noktada birleşecek ve bu da sonuçta bu konuda gerekçeli bir fikir birliğine varılmasına
yol açacaktır. Bilim camiası ve bu camiada benimsenen doğrulanabilirlik ölçütleri,
gerçek düşünce ve kavramlar kümesinin nasıl tanımlanacağı konusunda temel bir rol
kazanmaktadır.
Felsefedeki Amerikan pragmatist hareketinin kurucularından John Dewey, bilginin
psikolojik ve test edilebilir özelliklerinin altını çizmiştir. Belli düşünce veya kavram-
laşmanın gerekçelendirilebilirliği ya da doğrulanabilirliği bakımından güvenilir ileri
sürülebilirlik adlı yeni terimi tanıtmıştır. Dewey, bilimsel bilgiyi ve kanunları ampirik
delillerle test edilmesi gereken araştırma hipotezlerinden başka bir şey olarak görme-
miştir. Bu nedenle, bilimsel akıl yürütme “öncüllerden ziyade sonuçlara göre bir mantık,
13
kesinliklerin çıkarımsanmasından ziyade olasılıkların öngörülmesi mantığıdır.” Bunun
gerisinde ise Dewey’in gelecekteki olayların gidişatını tahmin etmeyi ve daha genel
anlamda çeşitli insan faaliyetlerini gerçekleştirmeyi mümkün kılan araçsal insan bilgisi
kavramı yatmaktadır.
Benzer şekilde, William James için doğruluk, bir düşünce ya da kavramın sub specie
aeternitatis (sonsuzluğun bakış açısıyla) sabit, değişmez ya da ebedi bir özelliği değil-
dir. Daha ziyade, bir fikre, (ampirik olarak) doğrulandığında “olan bir şey”dir. James
için doğruluk, Morris Dickstein’ın aydınlatıcı bir şekilde belirttiği üzere, bir isimden
ziyade bir fiildir.
14
Pragmatik bir bilim ve bilgi anlayışı, Thomas S. Kuhn’un bilimsel bir topluluktaki
değişimin dinamikleri hakkındaki belirleyici fikriyle, kendisinin çığır açan eseri olan
The Structure of Scientific Revolutions (Bilimsel Devrimlerin Yapısı) [Türkçe çevirisi,
çev. Nilüfer Kuyaş, Kırmızı Yay. (2021)] adlı çalışmasında sunulduğu üzere, iyi bir
şekilde eşleşmektedir. Kuhn için bilim, bilim camiasında yaygın olarak sahip olunan
düşüncelere dayanan, esasen ortaklaşa bir girişimdir. Dahası, bilimsel bilgi yanlışlana-
bilirdir ve bu nedenle karşıt etkiye sahip yeterince güçlü ampirik delillerle karşılaştığın-
15
da yanlışlamaya maruz kalır. Peirce ve Kuhn’a göre kuramın ya da bazı bireysel iddia-
ların sınanabilirliği, doğrulanabilirliği ya da faydalılığı ışığında değerlendirildiği şekliy-
le neyin bilim olarak uygun kabul edileceği ve neyin böyle bir sınamada başarısız ola-
cağı konusunda son söz bilim camiasına aittir. Bilim camiası, söz gelimi, kuramsal
fizik, kimya, tıp, matematik veya hukuk alanlarında üniversite mezunu olan ve/veya
uzmanlık bilgisine sahip bireyler grubu olarak tanımlanabilir. Üzerinde durulan bazı
tartışmalı sorunlar karşısında neyin doğru kabul edileceğini ilan ederek bazı bilimsel
13 Mendell, “Dewey, John (1859-1952)”, s. 204’te alıntı yapılmıştır.
14 “Bir fikrin doğruluğu, doğasında var olan durgun bir özellik değildir. Doğruluk bir fikre yönelik
olur. Fikir, olaylarla doğru olur, doğru yapılır. Fikrin doğruluğu aslında bir olay, bir süreçtir. Bu
süreç ise onun kendi kendini doğrulamasının, doğrulayışının bir sürecidir. Fikrin doğruluğu onun
doğrulanış sürecidir.” James, “Pragmatism’s Conception of Truth”, s. 142. (tüm italikler ve biçim-
lendirmeler eserin orijinalinden alınmıştır). - Karşılaştırma için: Dickstein, “Introduction: Pragma-
tism Then and Now” (Giriş: Pragmatizmin Dünü ve Bugünü), s. 7: “James, doğrunun veya anlamın
bir süreç, bir sonuca yol açan bir eylem, bir isimden ziyade bir eylem olduğu konusunda ısrar et-
mektedir.”
15 Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions.