Page 145 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 145
126 3. Hukuki Muhakemenin Rasyonelliği
lüdür, zımni bir şekilde varsayılmaktadır. Hiç kimse tarafından ayrıntılı bir şekilde ifade
edilmemektedirler, ancak formüle edilmiş olsalardı, hiçbir hukukçu tarafından çürütü-
lemezlerdi.
Hukuk paradigmasında bu şekilde kanıtlanan ifadelerin listesi sabit değildir. Kimi
zaman genel anlamda, kimi zaman ise somut durumlarda bunların savunulması gerekir.
Böylelikle hukuki söylem içerisinde kendilerini adım adım ortaya çıkarırlar. Bunları
tam olarak tanımlamaya yönelik bir girişim, Sisyphus’un çalışmasına benzer. Bir sorun
çözülür çözülmez, bir diğeri ortaya çıkar. Tüm sorunların kesin olarak çözülebilmesi
umulsa da şimdiye kadar hiç kimse bunu yapamamıştır.
3.3.7 Hukuki Muhakemenin Diğer Makul Öncülleri
Diğer taraftan, zor davalarda, hukuk paradigması içerisinde yaygın olarak kabul edilen
ön varsayımlar, hukukçuyu ahlaki bir seçim yapma gerekliliğinden kurtarmaz. Bu, hu-
kukçunun ikilemidir. Tartışılan hukuki muhakeme örneğindeki muhakemeyi mantıksal
olarak doğru hâle getirmek için eklenen öncüllerin çoğunun, “ne kesin ve ön varsayıl-
mış ne de kanıtlanmış olmasalar da makul” olarak adlandırılmaları gerekir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere bir öncül, ancak ve ancak aşağıdaki koşullar yerine
getirilirse makuldür:
1. Öncül yanlışlanmamıştır.
2. Bu öncülün mantıksal olarak yüksek düzeyde tutarlı bir dizi öncülden çıkarılmadığı
hipotezi yeterince doğrulanmamıştır. Başka bir deyişle, öncülün mükemmel düzeyde
esas/destekleyici rasyonelliğe sahip olmadığı hipotezi yeterince desteklenmemiştir.
Böylesine yüksek düzeyde tutarlı bir dizinin yalnızca kesin öncüllerden, hukuk para-
digması içerisinde ön varsayılmış öncüllerden ve kanıtlanmış öncüllerden oluşması şart
değildir. Elbette bir öncül veya sonucu makul bulan bir hukukçu, daha fazla bilgiye
sahip olması hâlinde bu öncül veya sonucun mantıksal olarak bu tür bir dizi öncülden
çıktığını gösterebileceğini varsayma eğilimindedir. Örneğin bazı durumlarda, yeterlilik
ölçütleri arasındaki hukuki seçimin böyle bir diziden çıkarıldığını varsayabilir. Yine de
kişi, norm belirleyen ifadelerden veya değer ifadelerinden oluşan ek öncülleri kanıtla-
yamaz.
Kişi elbette, söz konusu norm belirleyen ifadenin veya değer ifadesinin anlamlı bir
ilk bakışta ahlaki neden oluşturduğunu gösterebilir; karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm
2.3.1-2.3.3. Kişi söz konusu norm belirleyen ifadenin veya değer ifadesinin bazı kuram-
sal önermelerle mantıksal olarak ilişkili olduğunu da gösterebilir; karşılaştırma için:
yukarıdaki bölüm 2.3.4 ve 2.4.6-2.4.8.
Ancak bu tür mantıksal ilişkiler, kanıt oluşturmak için çok zayıftır. Zor bir davada,
akla gelen hiçbir karşı argümanın, söz konusu norm belirleyen ifadeden veya değer
ifadesinden daha fazla ağırlığa sahip olmadığı da savunulmalıdır. Böyle bir argüman,
nedenlerin ve karşı argümanların kesin olarak tartılması ve dengelenmesi eylemini ge-
rektirir; karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 2.4.5. Başka bir deyişle, tartışmasız bir
varsayıma dayanmaktadır. Elbette kişinin bu tür varsayımları yüksek düzeyde tutarlı bir