Page 143 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 143
124 3. Hukuki Muhakemenin Rasyonelliği
Başka bir deyişle, yaşam biçimi, gerekçelendirmenin son noktalarının somutlaşmasıdır. Bir hu-
kukçu, bu fikri anlamak için benzer şekilde Kelsen’in bakış açısı anlamında devletin, hukuk dü-
zeninin vücut bulmuş bir hâli olduğunu düşünebilir; Kelsen 1960, 294 ve devamı.
Doğayla ilgili bu tür “kesin” bilgiye gelince, yaşam biçimi herkes için en azından Batı kültü-
rüne ait tüm eğitimli insanlar için aynıdır. Aklı başında hiç kimse Amerika’ya seyahat edile-
bileceğinden, bunu yapmanın en hızlı yolunun uçağa binmek olduğundan ve uçağın uçabile-
ceğinden şüphe duymaz. Herkes tarafından paylaşılan bu tür ortak içgörüler, toplumla ilgili
olarak belki daha az sıklıkta görülse de mevcuttur. Bunlardan bazıları değerlerle ilgilidir,
örneğin aklı başında hiç kimse, bebekleri canlı canlı yakmanın iyi bir şey olduğunu düşün-
mez. Ayrıca bazı sosyal, ekonomik ve hukuki kavramlar hakkında en azından belirsiz bir
fikre sahip olunmasaydı, birçok eylem anlaşılmaz olurdu. Kişi örneğin bir “şirketin” “sahip
olduğu” bir dükkândan yiyecek “satın alır” ve “para” ile “ödeme yapar”. Gerçekten de hiç
kimsenin hiçbir şeye “sahip olmadığı” ve hiçbir şeyi “satın alamayacağı” bir dünya hayal
edilmesi oldukça zordur. (Bu nedenle Pol Pot’un Kamboçya’da hiç şansı yoktu.)
3.3.5 Ön Varsayılmış Öncüller
“Ön varsayılmış” öncüller, değerlendirilen kültüre ait belirli bir uygulama içerisinde (ör.
hukuk paradigması içerisinde; bir önceki bölüme bakınız) doğru kabul edilirler. Burada
ön varsayılmış öncülleri tanımlamak için kullanılan “uygulama” kavramı, yukarıdaki
kesin olanları tanımlamak için kullanılan “kültür” kavramından farklıdır. Dolayısıyla bir
kültür yaşamın birçok alanını kapsarken, bir uygulama, örneğin kimyasal araştırmalar,
hukuk öğretileri vb. tek bir alanı kapsar.
Daha kesin olarak ifade etmek gerekirse, ön varsayılmış öncüller, deyim yerindeyse
gerekli bir uygulama içerisinde kişinin belirli bir eylemi iyi bir şekilde gerçekleştirmek
istemesi durumunda katılması gereken bir uygulama içerisinde doğru kabul edilirler.
Örneğin topluluğumuzun bilinmeyen bir yıldızı keşfetmek isteyen bir üyesi, üniversite-
lerimizin eğitimini verdiği türden astronomik araştırmalara katılmak durumundadır.
Başka seçeneği yoktur, örneğin astronomi yerine astroloji ile ilgilenemez.
Dolayısıyla ön varsayılmış öncülleri tanımlarken kesin din gibi bazı uygulamaları göz ardı edi-
yorum. Dinî faaliyete katılmak isteyen bir kişi bir seçeneğe sahiptir; örneğin İsveç Lüteriyen
Kilisesinden İslam’a geçebilir.
Tek aksiyomlar ve sistemler arasındaki ele alınan ayrım burada tekrar edilebilir. Ön
varsayılmış öncüllerden çok azı, tek aksiyomlar gibi diğer bilgilerden ayrı bir şekilde
doğru kabul edilebilir. Dolayısıyla kişi, hemen hemen her ön varsayılmış öncülden
şüphe edebilir, ancak aynı anda sistemin kapsamlı bir bölümünü sorgulayamaz.
Kesin ve ön varsayılmış öncüller, somut ve usuli olmak üzere iki çeşittir. Bunlardan
ilki sezgileri, gözlemleri, niyetleri, değerlendirmeleri, ilgileri, yorumları vb. tanımlar.
İkincisi ise, belki de rasyonel söylemle ilgili diğer hususlarla birlikte çeşitli tutarlılık
ölçütlerinin tartılması ve dengelenmesi yoluyla (karşılaştırma için: aşağıdaki bölüm 4.3)
veya Popper’ın kestirimler ve çürütmeler yöntemi gibi bilimsel bir yöntem (karşılaştır-
ma için: aşağıdaki bölüm 3.3.2) kullanılarak ilkinin rasyonel bir şekilde yeniden işlen-
mesine yönelik prosedürleri tanımlar. Bu tür prosedürler, içerik üretme kapasitesine
sahiptir. Bu prosedürlerin varlığı, bilgimizin değişmesini ve büyümesini sağlar.