Page 142 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 142
3.3 Hukuki Rasyonellik ve Hukuk Paradigması 123
Karşılaştırma için: Aarnio 1979b, 34: “Dünya resmî ya da daha doğru bir şekilde ifade et-
mek gerekirse dünya resminin bir bölümü, (belirli) bir dil oyununun temelini oluşturur. Dil oyu-
numuzu oynarken temel aldığımız ön bilgiyi oluşturur. Karşılaştırma için: Aarnio 1977, 126 ve
devamı; von Wright 1972, “ön önerme aşaması” ile ilgili bölüm 4-6.
Dolayısıyla ilgili oldukları eylemle ilgili bir miktar bilgi olmadan, birçok kavramın
anlaşılması imkânsız olacaktır. “Konuşmamız, anlamını, yaptığımız işlemin geri kala-
nından alır” (Wittgenstein 1979 No. 229. Karşılaştırma için: No. 476). Yasama ve yargı
uygulamaları hakkında hiçbir şey bilmeyen kişi, örneğin hukuk kavramını anlamakta
güçlük çekecektir. Aslında, tüm bilişlerin temelinde eylem yatmaktadır. “En başta, ey-
lem vardı” (Goethe, Faust I’den alıntı yapan Wittgenstein 1979 No. 402).
Buna karşılık, kişi bazı kavramlar hakkında en azından belirsiz bir fikre sahip olma-
saydı birçok eylem anlaşılmaz olurdu. Bu bağlamda, “zaman”, “mekân”, “doğru”, “ne-
den”, “muhakeme”, “sayı”, “töz” vb. nispeten Kantçı bir kavram listesi tekrar edilebilir.
Kültürümüze ait olan hiç kimse (ve belki de hiçbir insan, yukarıya bakınız), bu tür kav-
ramları, kısmen aynı anlama sahip olan muadilleriyle değiştirmeksizin reddedemez.
Bazı kesin ifadeler, her biri diğer bilgilerden ayrı bir şekilde kesin olan tek aksiyom-
lardır. Hiçbir normal insan, örneğin “burada bir el var ve burada da diğeri var” gibi öner-
melerden şüphe duymaz. İnsan elini yemek ve çalışmak için kullandığından, elinin bir
yanılsama değil, bir el olduğunu doğru kabul eder. İnsan ayrıca diğer insanların kısmen
kendine benzer olduğunu da doğru kabul eder, çünkü aksi takdirde bu insanlarla konuş-
ması mümkün olmayacaktır. Normal bir insan dünyanın ezelden beridir var olduğundan
da şüphe etmez.
Bununla birlikte, Wittgenstein, bazı tutarlılıkçı açıklamalarda da bulunmuştur. Kesin
olarak kabul edilen ifadelerin çoğu, bir sistemin üyeleri olarak kesindirler. Bunların her
birinden şüphe duyulabilir, ancak hiçbir normal insan, aynı anda sistemin kapsamlı bir
bölümünü sorgulayamaz. Buradan hareketle, Wittgenstein “bilgimizin muazzam bir
sistem oluşturduğunu ve bilgiye verdiğimiz değerin yalnızca bu sistem içerisinde belirli
bir küçük parçaya sahip olduğunu” vurgulamıştır (Wittgenstein 1979 No. 410. Karşılaş-
tırma için: No. 144, 152 ve 225). Tek aksiyomlardan hiçbiri, sonuçların ve öncüllerin
birbirini karşılıklı olarak desteklediği bir sistem kadar kesin değildir (Wittgenstein 1979
No. 142). “Sağlam” olan şeylerin tümünden aynı anda şüphe duyulamaz, ancak bu şey-
lerin her birinden ayrı ayrı şüphe duyulabilir (Wittgenstein 1979 No. 232. Karşılaştırma
için: Aarnio 1979b, 29 ve devamı). Dolayısıyla p 2 ve p 3’ü varsayarken p 1’den, p 1 ve
p 2’yi varsayarken de p 3’ten şüphe duyulabilir. Dünya görüşü (Weltanschauung), akışkan
ve değişken deneyimlerimizden oluşan bir nehrin kıyısı gibidir. “Ve bu nehrin kıyısı
kısmen, hiçbir değişikliğe uğramayan veya değişikliğin fark edilemez düzeyde olduğu
sert kayadan, kısmen ise bir yerden bir yere sürüklenen veya biriken kumlardan oluş-
maktadır” (Wittgenstein 1979 No. 99. Karşılaştırma için: No. 256). Dolayısıyla bazı
kavramlar, aynı anda çok fazlası değiştirildiğinde, yaşamımızı da radikal, kabul edile-
mez ve belki de anlaşılmaz bir şekilde değiştirmek zorunda kalacağımız şekildedirler.
Bazı düşünceler ise olumsuzlanmaları bizi gerçekleştirmeye hazır olmadığımız eylemle-
re ve belki de sessizliğe ve pasifliğe sevk edecek niteliktedir.
Günlük eylemle iç içe geçmiş bu tür bariz içgörüler, tüm muhakemelerin “son dura-
ğı”dır. Dolayısıyla “yaşam biçimi” ifadesi, genellikle bilinmeyen ve hatta tam olarak
ifade edilmesi belki de imkânsız olan gerekçelendirmenin son noktalarını ifade eder.