Page 208 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 208

5.3 Hukuk ve Ahlak - Hukuki Pozitivizm                              189

                         zorunda olmadığı idealleri tanımasında ortaya çıkan özel bir yönü vardır […] Yaşamlar,
                         kahramanca,  romantik,  estetik  veya  bilimsel  ideallerin  peşinde  koşmaya  adanmışlıkla
                         yönetilebilir.” (Hart 1961, 179).
                            Hiç şüphesiz ahlak, hukukun içeriğini, yorumlamasını ve etkinliğini nedensel olarak
                         etkiler. Ancak Hart’a göre hukuk ve ahlak arasında zorunlu bir kavramsal bağlantı yok-
                         tur. Hukuki geçerliliğin temeli, ahlaki değerlere değil, tanıma kuralını belirleyen top-
                         lumsal  pratiğin  fiilen  varlığına  dayalıdır.  Dolayısıyla  hukukun  içeriği  ahlaka  aykırı
                         olabilir. Hart bu bağlamda aşağıdakilere dikkat çekmiştir.
                         1.  Kanunda “gereklidir” gibi normatif sözcükler kullanıldığında, bunların herhangi bir
                            ahlaki yargı taşımaları zorunlu değildir.
                            “Bir hukuk sisteminin otoritesini kabul edenler, bu sisteme içsel bir bakış açısıyla
                         bakarlar ve sistemin gerekliliklerine dair algılarını hem hukukta hem de ahlakta ortak
                         olan normatif dilde dile getirilen içsel ifadelerde açıklarlar: “Ben (siz) ... yapmak zo-
                         rundayım  (yapmak  zorundasınız)”,  “Ben  (o)  ...  yapmalıyım  (yapmalı)”,  “Benim  bir
                         yükümlülüğüm var (Onların bir yükümlülüğü var)”. Yine de bu şekilde hukukun gerek-
                         tirdiğini yapmanın ahlaki olarak doğru olduğuna dair bir ahlaki yargıya bağlı değiller-
                         dir” (Hart 1961, 199).
                         2.  Hukuk ve ahlakın kavramsal olarak ayrılması, hukukun ahlaki açıdan eleştirilmesini
                            mümkün kılmaktadır.
                            “İnsanları gücün resmî olarak kötüye kullanılması karşısında sağ duyulu hâle getir-
                         mek için kesinlikle en çok ihtiyaç duyulan şey, bir şeyin hukuki olarak geçerli olduğu-
                         nun onaylanmasının itaat sorusuna dair şüpheleri ortadan kaldırmadığı ve resmî siste-
                         min sahip olabileceği görkem veya yetki atmosferi ne kadar muazzam olursa olsun, bu
                         sistemin taleplerinin sonuçta ahlaki bir sorgulamaya tabi tutulması gerektiği duygusunu
                         muhafaza etmeleri gerektiğidir.” (Hart 1961, 206).
                            Yeri gelmişken, Kelsen (1960, 68) de benzer bir görüş dile getirmiştir.
                            Bununla birlikte, Hart’ın kuramı aşağıdaki gerekçelerle eleştirilebilir.
                         1.  “Hukuki ve ahlaki söylemin ortak terminolojisinin gösterdiği gibi ahlaki ve hukuki
                            muhakeme unsurları içsel ayrıntılar bakımından önemli farklılıklara sahip olsalar da
                            ortak bir çerçeveyi paylaşırlar. Bu durum, tam olarak hukuki ve ahlaki olan arasında
                            en az bir zorunlu kavramsal bağlantı olduğu, dolayısıyla hukuki standartların ve ah-
                            laki standartların ağırlıkları ne olursa olsun pratik eylem nedenleri sınıfına ait olduğu
                            anlamına gelir” (MacCormick 1981, 161).
                            Bu olgusal gerçek, hukuk ve ahlakın karşılıklı adaptasyon eğiliminde olmalarını sağ-
                         lar.  Şüphesiz,  kişinin  “hukuki  açıdan  gelirimin  yüzde  102’si  kadar  vergi  ödemeliyim
                         ama ahlaki açıdan bunu yapmam gerekli değil” demesi mümkündür. Ancak vergiyi hem
                         ödeyip hem ödememesi mümkün değildir. Çatışan talepler, ya söz konusu hukuki ve
                         ahlaki normlar arasında bir öncelik sırası olduğunu varsayarak ya da ahlaki ve hukuki
                         iddiaları yeniden yorumlayarak, değiştirerek ve böylece uzlaştırarak çözülmesi gereken
                         bir açmaz yaratır. Bu uyumlaştırmanın doğal bir sonucu, “son derece ahlaka aykırı bir
                         ‘hukuk’  yürürlükteki  hukuk  değildir”  düsturuna  göre,  asgari  bir  ahlak  düzeyinin  bir
                         hukuki geçerlilik ölçütü olarak işlev görmesini sağlamaktır; karşılaştırma için: aşağıdaki
                         bölüm 5.8.2.
   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213