Page 248 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 248

5.6 Yürürlükteki Hukukun Bir Bileşeni Olarak Normlar                229

                            Bazı durumlarda, (1) belirli bir kurucu norm geçerliyse ve (2) belirli bir olay meyda-
                         na  gelirse,  bir  kurumsal  olgusal  gerçek  meydana  gelir.  Örneğin  kişi,  İsveç  vatandaşı
                         olarak doğar; karşılaştırma için: İsveç Vatandaşlık Kanunu’nun 1. maddesi. Diğer du-
                         rumlarda,  aşağıdaki  koşullar  yerine  getirildiğinde  kurumsal  bir  olgusal  gerçek  ortaya
                         çıkar: (1) belirli bir kurucu norm geçerliyse ve (2) belirli bir eylem gerçekleştirilirse.
                         Böylelikle on sekiz yaşını doldurmuş bir yabancı İsveç vatandaşlığını kazanabilir. Bu
                         durum, Ulusal Göçmenlik ve Vatandaşlığa Kabul Kurulu tarafından karara bağlanacak-
                         tır; karşılaştırma için: aynı kanunun 6. maddesi. Böyle bir eylem, edimsel bir eylemdir.
                         Fiziksel (örneğin bir satranç piyonunu hareket ettirmek) veya dilsel (ör. bir kişiye va-
                         tandaşlık vermek) olabilir. Dilsel durumda, kişi, bir edimsel ifadeyi dile getirir (karşılaş-
                         tırma  için:  Austin  1962,  1  ve  devamı  ve  Olivecrona  1971,  217  ve  devamı).  Edimsel
                         eylemler böylece kurumsal olgusal gerçekler yaratır.
                            Hukuki yetkinlik, istenen hukuki sonuçları ortaya çıkarma kabiliyetidir. Böylece ka-
                         nun, Ulusal Göçmenlik ve Vatandaşlığa Kabul Kuruluna, bir yabancıyı İsveç vatandaşı
                         yapma yetkisi verir. Karşılaştırma için: Ross 1968, 130: “Yetkinlik, hukuki normları (ya
                         da hukuki etkileri), bu doğrultudaki resmî beyanlar aracılığıyla ve bunlara uygun olarak
                         yaratmak  için  hukuken  belirlenmiş  kabiliyettir.  Yetkinlik,  gücün  özel  bir  durumudur.
                         Güç, bir kişi eylemleriyle istenen hukuki sonuçları ortaya çıkarabildiğinde var olur”.
                            İsveç vatandaşı olma vasfı, kurumsaldır. Bunu ortaya çıkarma kabiliyeti de kurum-
                         saldır, fiziksel değildir. Dolayısıyla bir hukuki yetkinlik normu, bir kişiye amaçlanan bir
                         kurumsal vasfı ortaya çıkarma kabiliyeti verir. Böyle bir norm, özel bir şekilde ifade
                         edilen bir vasıflandırma normu veya onun bir parçasıdır. (Ancak Strömberg (1980, 86
                         ve devamı), yetkinlik normlarını, davranış ve vasıflandırma normlarının yanı sıra, üçün-
                         cü bir norm türü olarak görür.)

                            Bir örnek vermek istiyorum. “Ulusal Göçmenlik ve Vatandaşlığa Kabul Kurulu H
                         eylemini  gerçekleştirirse,  yabancı  A  İsveç  vatandaşı  olur”  normu,  bir  vasıflandırma
                         normudur.  “Kurul  H  eylemini  yapabilir  ve  böylece  yabancı  A’yı  İsveç  vatandaşına
                         dönüştürebilir”  normu  ise  bir  yetkinlik normudur.  Bu normlar birbirlerinden yalnızca
                         şekilleri bakımından farklılık gösterirler. Hukuki içerikleri aynıdır.
                            Ancak yetkinlik terminolojisi, kurumsal etkiyi (bir eylem yerine, yukarıya bakınız)
                         bir olaya bağımlı kılan vasıflandırma normlarına uygulanamaz. Buradan hareketle kişi,
                         herhangi bir hukuki yetkinliğin sürece dâhil olmasını gerektirmeksizin, bir İsveç vatan-
                         daşı olarak doğar.
                            Yetkinliğin bir tür hak olduğu da unutulmamalıdır (karşılaştırma için: yukarıdaki bö-
                         lüm 2.3.4 ve 2.4.6). Bir yetkinliği oluşturan bir norm bir vasıflandırma normu olduğun-
                         dan, diğer hakları yaratan normları da vasıflandırma normları olarak veya en azından
                         her biri en az bir vasıflandırma normu içeren bir normlar bütünü olarak kabul etmek
                         akla yatkındır. Ancak bu akla yatkınlık, söz konusu normun ne tür haklar yarattığına
                         bağlı olarak değişir.
                            A’nın H’yi yapma özgürlüğünü yaratan bir norm, bir vasıflandırma normundan zi-
                         yade bir tür davranış normudur.
                            A’nın B’ye karşı talebini oluşturan bir norm ise farklı bir konudur. Bir talep normu,
                         talep sahiplerinin davranışlarını doğrudan düzenlemez. Bunun yerine, başka bir kişinin
   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252   253