Page 251 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 251

232                                               5. Yürürlükteki Hukuk Nedir?

                              gereklidir. Diğerlerinin yanı sıra, mülkiyet koşullarının ve sonuçlarının listesi be-
                              lirsizdir ve makul bir şekilde tartışılabilir. Örneğin bir gayrimenkul sahibini, uzun
                              süre  boyunca  bir  inşaat  yasağıyla  birlikte  kamulaştırma  tehdidine maruz bırak-
                              manın yanlış olduğu iddia edilebilir (karşılaştırma için: ünlü Sporrong ve Lönn-
                              roth/İsveç davası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yayınları, Seri A, Cilt 52).
                              Mülkiyetle ilgili kurucu normlar ortadan kalkmış olsaydı, böyle bir tartışma son
                              derece zor olurdu.
                            Vatandaşlık için de benzer açıklamalar geçerlidir. Kurucu bir norm tarafından yaratı-
                         lan, İsveç vatandaşı olmanın kurumsal vasfı hem düzenleyici hem de kurucu diğer bir-
                         çok normun uygulanması için bir koşul teşkil eder. Örneğin “Yalnızca bir İsveç vatan-
                         daşı hâkim olabilir…” hükmü [İsveç Anayasası’nın (Regeringsformen) 11. kısmının 9.
                         maddesinin 3. fıkrası], bir vasıflandırma normunun bir parçasıdır. Diğer birçok norm,
                         tam olarak bir hâkimin ne yapması gerektiğini veya yapabileceğini belirtmektedir; kar-
                         şılaştırma  için:  Anayasa’nın  4.  kısmının  11.  maddesi.  Şimdi,  “İsveç  vatandaşı”  ve
                         “hâkim”  kurumsal  terimleri,  İsveç  vatandaşı  ve  hâkim  olma  şartlarının  karmaşık  bir
                         tanımıyla değiştirilmeye çalışılabilir. Böyle bir açıklamanın, söz konusu kişinin İsveçli
                         ebeveynden  doğduğuna  veya  sonradan  İsveç’te  vatandaşlığa  alındığına  dair  bir  bilgi
                         içermesi gereklidir. Ayrıca ebeveynin kendilerinin de İsveçli ebeveynden vb. doğdukla-
                         rını, soylarının belki de Viking dönemine kadar gittiğini söylemek gereklidir.
                            Bununla birlikte, birçok insan, İsveç’te ikamet eden bir yabancının bazı açılardan İs-
                         veç  vatandaşları  ile  eşit  duruma  getirilmesi  gerekip  gerekmediği  sorusunu  tartışmaya
                         eğilimlidir.  Bu  kişiler,  genel  seçimlerde  oy  kullanma  hakkı,  yargı  yetkisini  kullanma
                         hakkı  vb.  çeşitli  bağlamlarda  vatandaşlığın  rolü  hakkında  sağlam  temelleri  bulunan
                         görüşlere sahip oldukları için böyle bir tartışmanın yapılması mümkündür. Ancak “va-
                         tandaş” gibi sözcüklerin anlamını şart koşan kurucu normların yerini birdenbire çeşitli
                         karmaşık tanımlamalar alsaydı, tartışmanın amacı kavranamazdı.
                            Hukuki  vasıflandırmanın  diğer  birçok  örneği  için  de  aynı  şey  söylenebilir.  Hiçbir
                         davranış normu kümesi, kimlerin İsveç vatandaşı, hâkim, karı veya koca, gayrimenkul
                         sahibi vb. olduğunu belirleyen kurucu normların tam bir çevirisi değildir. Kurucu bir
                         norm içeren bir normlar kümesi, indirgenemez ve tartışmalı bir dayanağa sahip bir dizi
                         davranış normuyla aynıdır. Bu dayanak, kurucu normların yalnızca davranış normlarını
                         kısa ve öz bir şekilde formüle etmek için etkili araçlar olmakla kalmadığını, aynı za-
                         manda  ahlaki,  siyasi  ve  yasal  bir  tartışmada  vazgeçilmez,  mantıksal  olarak  farklı  bir
                         norm kategorisi olduğu konusunda belirleyicidir.
                            Elbette “vatandaşlık” veya “mülkiyet” gibi kurumsal kavramlar, değer yargılarıyla
                         ve (pratik anlamları üzerinden) kişinin duygularıyla ilişkilidir. Yine de bu değer yargıla-
                         rı, kuramsal bir anlama da sahiptir; bkz. yukarıdaki bölüm 2.2-2.4.
                            Kişi Uppsala ekolünü de takip edebilir ve “mülkiyet” gibi fikirlerin kökenini eski
                         zamanlardaki  büyücülükte,  “kendine  ait  olan”  (suum)  metafiziğinde  vb.  araştırabilir.
                         Ancak köken başka, mevcut durum ise başka bir şeydir.
                            Böyle bir tartışmaya katılırken, kişinin çeşitli ilkeleri tartması ve dengelemesi gere-
                         kir; karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 2.4. Yürürlükteki hukuk, evlilik, vatandaşlık
                         veya mülkiyet gibi kurumsal olgusal gerçekler, bazı ilkelerin (tamamının değil!) uygu-
   246   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256