Page 27 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 27

8                                                               A. Aarnio

                            H.L.A.  Hart  tarafından  vurgulandığı  üzere,  bir  hukuk  düzeni,  minimum  bir  değer
                         içeriğine de sahip olmalıdır. Örneğin Hitler’in veya Pol Pot’un kurallar sistemini gerçek
                         hukuk  sistemleri  olarak  kabul  etme  eğilimimiz  yoktur.  Bunun  nedeni,  bu  sistemlerin
                         bizim için hayati olan temel değerleri ihlal etmesidir. Örneğin Pol Pot’un, vatandaşları-
                         na  gerçek  bir  hukuk  düzeninin  gereği  olan  hukuki  güvenliği  garanti  edemeyeceğini
                         kabul ederiz. Bu nedenle Peczenik, değerlendirmeleri (V), meşru kılan ana norma dâhil
                         etmeyi zorunlu görmektedir.
                            Kişi, bu aşamada diğer normları meşru kılan ana normun kendisinin de meşru kılın-
                         masının gerekip gerekmediğini sorabilir ve bu durum sonsuza kadar bu şekilde devam
                         eder. Peczenik yanıtında bunun zorunlu olmadığını ifade ederek, Neil MacCormick’in
                         “temel nedenler” olarak adlandırdığı kavram hakkındaki fikirlerine atıfta bulunmuştur.
                         Bunlar, bir kurallar sisteminin bir hukuk düzeni olarak tanımlanabilmesi için zorunlu ve
                         temel  koşullardır.  Örneğin  toplumda  tam  bir  kaosu  kabul  etmeye  hazırsak,  hukuki
                         normların olup olmaması önem teşkil etmez. Bu durumda, “kaos” kavramı, tanımı gere-
                         ği  insanların  hukuki  güvenliği  umursamadığı  anlamına  gelmektedir.  Ancak  kaostan
                         kaçınmak isteyen bir toplumun meşru kılan ana normu kabul etmesi mecburidir. Dola-
                         yısıyla kaostan kaçınmak gerekçelendirme zincirini kıran bir “temel neden”dir.
                            Burada Peczenik’in sunumundaki bir başka önemli mesele karşımıza çıkar. Bu “te-
                         mel neden”, ahlaki bir nedendir. Kaostan kaçınmak, en azından ilk bakışta, ahlakidir.
                         Peczenik böylelikle önermesini şu şekilde formüle eder: İlk bakışta hukuki olan, aynı
                         zamanda ilk bakışta ahlakidir.
                            Hukuki olmayan görüngülerin kanuna dönüştürülmesi, olgusal gerçeklerden normlar
                         türetmenin imkânsız olduğunu savunan ünlü ilkeye bir istisna oluşturmaz. Olan ile ol-
                         ması gereken arasında bir köprü kurulamayacağını savunan bu ilke “Hume’un giyotini”
                         olarak  adlandırılmaktadır.  Dönüşüm  doktrini,  normatif  düzenin  olgusal  gerçeklikten
                         türetildiği  şeklinde  anlaşılamaz. Anayasa  doğrudan olgusal  gerçeklerden değil,  meşru
                         kılan ana norm ile meşru kılınır ve bu norm olgusal gerçeklere ve değerlere atıfta bulu-
                         nur. Ancak bu, “meşru kılan ana norm” kavramının sorunsuz olduğu anlamına gelmez.
                         Örneğin bu yapıda değerlerin rolünü tartışmak için yeterince neden vardır. Bu yaklaşımı
                         eleştirenler, Peczenik’in hukuk ve ahlakı bir araya getirdiğini ve bunun da hukuk kav-
                         ramında  muğlaklığa  yol  açtığını  söyleyebilir.  Böyle  bir  eleştiride  bulunan  kimse  için
                         hukuki geçerlilik, Hans Kelsen’in saf hukuk kuramında olduğu gibi tamamen hukuki bir
                         kavramdır. Bu tartışma, hukuk ve ahlak alanındaki temel sorulara değinmektedir. Alek-
                         sander Peczenik, bu bitmeyen soruları iyi kurgulanmış bir şekilde yanıtlamıştır. Dönü-
                         şüm doktrininin inkâr edilemez yararı, netliğinde ve ahlaka yaptığı vurguda yatmakta-
                         dır. Günümüzde, Olaus Petri’nin ahlakı hukukun ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü
                         bazen unutulabilmektedir. Aleksander Peczenik, bu eski İskandinav düşünce geleneğini,
                         modern bir biçimde sürdürmektedir.
                         10. Hukukta  bağlamsal  olarak  yeterli  gerekçe  konusuna  geri  dönelim.  İfade  ettiğimiz
                            üzere, hukukta harici gerekçelendirme zincirinin ne zaman kırılabileceğini belirleyen
                            net bir ölçüt yoktur. Bu durum, gerekçemizin doğru olup olmadığını bilmediğimiz
                            anlamına gelir. Yine de hukuk kuramında, tüm hukuki yorumlama sorunları için her
                            zaman tek bir doğru çözüm olduğu görüşü oldukça yaygındır. Sonraki yıllarda, tek
                            doğru yanıta dair en ünlü doktrin Ronald Dworkin ile ilişkilendirilmiştir. Dworkin,
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32