Page 274 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 274
5.9 Tüm Hukuki Soruların Tek Doğru Yanıtı? 255
b. Muhakeme, kişinin objektif olarak (duygusal ön yargılardan azade şekilde) bunun
haklı olduğu bilgisini elde edebileceği derecede tutarlıdır.
c. Muhakeme iradenin, hislerin ve duyguların etkisi altında, kendiliğinden kabul
edilir.
Bazı pratik ifadelerin açık bir şekilde doğru olabileceği ihtimalini dışlamasak da
bunların sayısının, pratik muhakeme yapısını taşıyamayacak kadar az olduğunda ısrar
ediyorum. Ayrıca ikinci ve üçüncü olasılığın bir birleşimine de ihtiyaç vardır. Ahlaki
muhakeme hem iradeyi hem de hisleri ve duyguları içerir, ancak makul bir insan, müm-
kün olduğunca tutarlı muhakemeleri, duygusal olarak kabul etme eğilimine sahiptir.
3. Üçüncü adım, elbette, tartmanın son aşamasında, kişinin yalnızca Muhakeme yoluy-
la, objektif olarak ve duygusal ön yargılardan azade şekilde haklı olduğu bilgisini el-
de edebileceği derecede açık olan nihai bir varsayımın her zaman var olduğu konu-
sunda ısrar etmek için bazı felsefi temeller bulunabileceği içgörüsüyle başlar. Ancak
bu tür bir temelcilik, aşağıdaki metafizik varsayımlarla uyumlu değildir.
a. Her yönüyle düşünülmüş eylem nedenlerinin listesi, yalnızca objektif ölçütlerle
belirlenemez. Bir insan, bu anlamda özgürdür: Son çare olarak, hangi eylem ne-
denlerinin zorlayıcı olduğuna ve hangilerinin olmadığına karar verebilir.
b. Hepimiz, herkes için ortak olan tek bir dünya olduğunu varsayarız. Karşılıklılık
doğruluk kuramıyla ilgili zorluklara karşın, dünyadaki bir şeyin, kuramsal öner-
meleri doğru ya da yanlış hâle getirdiği varsayılabilir. Bu bağlamda, bir karara
yer yoktur. Diğer taraftan, pratik alanda aynı objektifliği beklemeyiz. Bir eylem,
bazı kişilerin bakış açısından iyi, bazı kişilerin bakış açısından ise kötü olabilir.
İnsan öldürmemek gerektiğini inkâr eden bir kişi dahi, diğerlerinden başka bir
dünyada yaşadığını düşünen bir kişi kadar deli olamaz.
Ayrıca bkz. Mackie 1977, 15-49.
Ancak bunun, “objektif değerlere olan inancın sıradan ahlaki düşünce ve dilde
yerleşik olduğunu kabul eden, ancak bu kökleşmiş inancın yanlış olduğuna inanan
bir hata kuramı” anlamına geldiğini düşünmüyorum (a.g.e. 48-49). Bunun yerine
şunları söylemeyi tercih ederim: Gerekçelendirilebilir değerlere olan inanç, ahlaki
düşüncede yerleşiktir. “Gerekçelendirilebilir”in “yüksek düzeyde tutarlı bir kurama
dâhil olmak” anlamına gelmesi koşuluyla bu inanç doğrudur. Ancak uyumsuz ahla-
ki ifadeler de aynı anda yüksek düzeyde tutarlı kuramlara dâhil edilebildiğinden, bu
düşünceye sahip olmak, tüm ahlaki soruların tek bir doğru yanıtı olduğu anlamına
gelmez.
Bu varsayımların doğru olması hâlinde, varsa sarsılmaz temeller, pratik sonuçları ni-
hai olarak gerekçelendirmek için yeterli değildir. Özellikle, her yönüyle düşünülmüş
hakları tesis etmek için yeterli değildir.
Yine de bir uyarı ile bitirmek istiyorum. Yukarıda ileri sürülen metafizik varsayım-
lar, birçok olası metafizik sisteminden birinin bir bileşenini oluşturur; karşılaştırma için:
yukarıdaki bölüm 5.5.5. Bu nedenle tartışmalıdırlar. Peki, metafizik olmadan, derin bir
şekilde düşünmek mümkün müdür?