Page 37 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 37

18      1. Hukuki Muhakeme İkilemi: Ahlaki Değerlendirme mi Yoksa Hukukun Tanımlanması mı?

                         uğramış ve dolayısıyla gelirinin bir kısmını kaybetmiştir. Kısa bir süre sonra, kazada
                         yaralanmamış olsaydı dahi kendisini çalışamayacak hâle getirecek bir mide ülseri rahat-
                         sızlığı olduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, trafik kazası iş göremezlik için
                         yeterli bir neden olduğundan, sürücüyü haksız fiilden dolayı sorumlu tutmuştur. İstinaf,
                         tazminat  tutarını  yarıya  indirmiştir.  Yargıtayda  ise  üç  farklı  görüş  ileri  sürülmüştür.
                         Mahkeme,  bazı  usul  kurallarına  da  dayanarak,  ülserin  tek  başına  yeterli  neden  teşkil
                         ettiği kaybın ilgili kısmından sürücüyü sorumlu tutmamıştır. Bu kararın nedeni, trafik
                         kazasının kayıp için zorunlu bir neden olmamasıydı. Dolayısıyla asıl soru, kaybın nede-
                         ni olan eylemin yeterli ancak zorunlu olmadığı durumda kişinin bu eylemi nedeniyle
                         haksız fiilden sorumlu olup olmadığıydı.
                            Bu sorunun yanıtı, İsveç Tazminat Sorumluluğu Kanunu’nda (2. kısmın 1. maddesi)
                         bulunan ve kasten veya ihmal sonucunda kişisel yaralanmaya veya mal zararına neden
                         olan kişinin mağduru bundan dolayı tazmin etmesi gerektiği yönündeki hükmün ifade-
                         sinden çıkarılamamaktaydı. “Neden olmak” ifadesi muğlaktır. Buna göre (1) sonuç için
                         zorunlu koşul olan bir şeyin yapılması ve (2) sonuç için yeterli koşul olan bir şeyin, bu
                         sonuç  için  aynı  zamanda  zorunlu  koşul  da  olup  olmadığına  bakılmaksızın  yapılması
                         olmak üzere iki anlama sahiptir.
                            Kanunda  geçen  muğlak  kelimeler  genellikle  değerlendirmeye  açıktır.  Örneğin  söz
                         konusu durumda “neden olmak” ifadesinin bir zorunlu koşulla mı yoksa bir yeterli ko-
                         şulla  mı  ilgili  olduğu  yorumları  arasında  bir  seçim  yapmak  için  değerlendirmelerden
                         yararlanılması gerekmektedir.
                         Bağlamsal ve sözlük anlamı olarak muğlaklık arasında ayrım yapılabilir; bunlardan ilki
                         belirli  bir  bağlam  içerisinde,  ikincisi  ise  genel  dil  kuralları  ile  tespit  edilir.  Örneğin
                         “hane” sözcüğü, diğerlerinin yanı sıra hem bir binayı hem de bir aileyi (örneğin Wind-
                         sor  Hanesi)  ifade  edebileceğinden,  sözlük  anlamı  olarak  muğlaktır.  Ancak  “Kırmızı
                         renkli bir hanede yaşıyorum” gibi cümlelerde, bağlamsal olarak muğlak değildir.
                         Değerlendirmeye açıklık  hem  muğlaklık  hem  de  belirsizlik  için  özel  bir  durumdur.
                         “İyi”, “kötü”, “adil”, “adaletsiz”, “cesur”, “korkak”, “cömert”, “cimri”, “uygunsuz” vb.
                         değerlendirmeye açık kelimeler aşağıdaki özelliklere sahiptir.
                         1.  Duygular, tutumlar, eylemler vb. ile ilgili pratik bir anlama sahiptirler.
                         2.  Ayrıca bazı olgularla ilgili olan kuramsal bir anlama sahiptirler.
                         3.  Kuramsal anlamları sözlük anlamı olarak belirsiz veya çok muğlaktır.
                         4.  Belirli bir durumda, söz konusu kelimenin bu duruma atıfta bulunup bulunmadığını
                            belirlemek için çeşitli hususların tartılması ve dengelenmesi gerekir.



                         1.2.3 Hukukta Boşluklar

                         Bazı zor davalardaki hukuki muhakeme, hukuktaki boşlukları doldurmak için zorunlu
                         olan değer ifadelerini de kapsar. Bu tür bir boşluk, yerleşik hukukun (örneğin bir yasa-
                         nın) lafzi kısmında veya yerleşik hukukun geleneksel hukuki yöntemler ışığında yorum-
                         lanmasıyla  elde  edilen  normlar  dizisinde  ortaya  çıkabilir.  Burada,  bunlardan  yalnızca
                         birincisinden bahsedeceğim. İkincisi, aşağıdaki bölüm 5.4.6’da ele alınacaktır. (Ayrıca
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42