Page 45 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 45
26 1. Hukuki Muhakeme İkilemi: Ahlaki Değerlendirme mi Yoksa Hukukun Tanımlanması mı?
kuki kararların öngörülebilirliği” anlamına gelir; ikincisi ise “ahlaki olarak kabul
edilebilir şekilde yorumlanmasına dayalı hukuki kararların öngörülebilirliği” an-
lamına ve bu da “hukuki kararların öngörülebilirliği ve ahlaki olarak kabul edile-
bilirliği” anlamına gelir.
b. Yahut örneğin hukuka aykırı olan hukuki kararlar, yetkililerin iktidar partisine,
bizzat lidere vs. karşı fiili sadakatine dayalı olduğunda, hukuki güvenlikten, hu-
kuka aykırılığın öngörülebilirliği olarak bahsetmek makul müdür? Bu durumda,
Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği, oldukça yüksek bir hukuki güvenlik düze-
yine sahip bir ülke örneği olarak verilebilir.
Pek çok eserde, “hukuki uygulamada, hukuka tam riayet ilkesi ile adalet ilkesi ara-
sında bir uzlaşma olduğunu” iddia ettim (karşılaştırma için: ör. Peczenik 1967, 138).
Opalek ve Zakrzewski (1958, 19 ve 31-35), bu görüşüm üzerinde etkili olmuştu. Daha
sonra, Aulis Aarnio ile yakın iş birliği içerisinde (doğru hukuki yönteme ilişkin görüşle-
rimde bir değişiklik olmaksızın) terminolojiyi değiştirdim ve “hukukun üstünlüğü”nü
(hukuki güvenliği), “hukuki kararların aynı anda öngörülebilir ve ahlaki olarak kabul
edilebilir olması” olarak tanımladım (karşılaştırma için: Peczenik 1983, 78; karşılaştır-
ma için: Aarnio 1987, 3 ve devamı).
Hâlihazırdaki terminoloji, daha incelikli bir şekilde düzenlenmiştir. Öngörülebilirli-
ğin birçok ahlaki değerden birini teşkil ettiğine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla “hukuki
güvenliği” maddi anlamda hukuki kararların öngörülebilirliği ile diğer ahlaki değerlen-
dirmeler ışığında kabul edilebilirliği arasında ideal bir uzlaşma olarak yorumluyorum.
“Hukuki güvenliğin” bu maddi anlamı, “hukuki güvenliğin” hukuk tarafından bi-
reylere, topluluklara ve devletin kendisine (örneğin suçlara karşı) sağlanan her türlü
koruma olarak tanımlandığı ve yine “maddi” olarak nitelendirilen bir diğer anlamıy-
la karıştırılmamalıdır. Terimin bu şekilde kullanımı “kapsamlı maddi anlam” olarak
ifade edilebilir. Bu, Sovyet hukuk kuramında çok yaygın bir şekilde kullanılmış ve
bazı İsveç kaynaklarında da ortaya çıkmıştır [karşılaştırma için: ör. “İsveç Mali
Suçlar” Raporu (“Ekonomisk brottslighet i Sverige”), SOU 1984: 15)]. Bunun man-
tığı, bir bireyin kamu gücünün kötüye kullanılmasına karşı korunmasını daha az
öneme sahip olarak değerlendirmek ve devletin diğer risklere karşı sağladığı koru-
mayı savunmaktır. Böyle bir koruma önemli olsa da bunu “hukuki güvenlik” olarak
adlandırmayı kafa karıştırıcı buluyorum (karşılaştırma için: Mattsson 1981, 459 ve
devamı).
Modern bir toplumda insanlar genel olarak hukuki kararların son derece öngörülebilir
ve aynı zamanda ahlaki açıdan son derece kabul edilebilir olmasını beklerler. Diğer
koşullar aynı kalmak kaydıyla, bu tür öngörülebilirlik düzeyi ne kadar yüksek olursa,
bireyin hayatını verimli bir şekilde planlama şansı da o kadar yüksek olur. Ayrıca diğer
koşullar aynı kalmak kaydıyla, hukuki kararların ahlaki olarak kabul edilebilirlik düzeyi
ne kadar yüksekse, kişinin bu şekilde planladığı hayatı doyurucu hâle getirme şansı da o
kadar yüksek olur. Normal bir birey, doyurucu bir yaşam planlayabilme beklentisine
sahiptir. Bu tür beklentilerin bir sorumluluk yarattığını varsayıyorum; dolayısıyla karar
vericiler, maddi anlamda hukuki güvenlik bakımından sosyal bir sorumluluğa sahiptir-
ler.