Page 47 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 47
28 1. Hukuki Muhakeme İkilemi: Ahlaki Değerlendirme mi Yoksa Hukukun Tanımlanması mı?
alınmamış olması veya belirsiz ya da yetersiz bir şekilde ele alınmış olması nedeniy-
le davayı karara bağlamayı reddeden bir hâkimin cezai sorumluluğunu düzenleyen
Fransa Medeni Kanunu’nun 4. maddesi, buna örnek olarak verilebilir.
Hukuki yorumlamanın (örneğin kanunların yorumlanması, emsal kararların yorum-
lanması vb.) hukuki güvenliği teşvik etmesi, bu kapsamda hukuki kararların öngörülebi-
lirlik ile diğer ahlaki hususlar arasındaki makul bir uzlaşmaya uygun olmasını sağlaması
doğrultusundaki gereksinim iki etkenle açıklanabilir: hukuki yorumlamanın pratik nite-
liği (aşağıdaki madde 1) ve hukuki yorumlamanın resmî yetki kullanımı ile bağlantısı
(madde 2).
1. Hukuki yorumlama önemli kararları etkilediğinden, insanların hukuki yorumlamanın
sadece kanunun lafzına değil, aynı zamanda ahlakın gereklerine de uygun olmasını
beklemeleri doğaldır.
Genel olarak yorum, kişinin (1) bilgiyi edinmesine ve iletmesine (kuramsal yorumlama)
ve (2) insanları etkilemesine (uygulamalı yorumlama) yardımcı olur. Kuramsal yorum-
lama edebiyat eleştirisinde, tarihsel araştırmalarda ve çevirmenlerin, aktörlerin, müzis-
yenlerin vb. çalışmalarında ortaya çıkar. Uygulamalı yorumlama ise, her şeyden önce
hukuki, teolojik ve siyasi ideolojileri karakterize eder.
2. Hukuki yorumlamanın pratik önemi, hukuk düzeninin yetki kullanımıyla yakından
ilişkili olmasından kaynaklanmaktadır. Bir hukukçu, yetkiyi kullanan kurumlar tara-
fından oluşturulan otorite metinlerini yorumlar. Ayrıca yorumlayanın kendisi de yet-
ki kullanan kurumun bir bileşenidir.
Peki neden kanunu ahlaki gereksinimlere uyarlamak için yorumlamayı kullanıyoruz?
Uyarlamanın yasal mevzuatta değişiklik yaparak sağlanması daha iyi olmaz mı? Bu
soruyu yanıtlarken, bir hâkimin ahlaki değerlendirmelerinin karakteri ve mesleki beceri-
leri dikkate alınmalıdır.
1. Kanun koyucu, gelecekte uygulamada ortaya çıkabilecek tüm durumları önceden
öngöremez veya kabul edilebilir bir şekilde düzenleyemez. Hukuk uygulamasında,
diğer şeylerin yanı sıra, belirli türdeki bir kararın adil olup olmadığı sorusuna ilişkin
değerlendirmelerin somut davalarda yapılması, soyut davalara daha göre gerçekten
de daha kolaydır.
2. Hukuki muhakeme yöntemi, tarihsel gelişimi sürecinde, kanunun lafzının ve ahlaki
gereksinimlerin tartılması ve dengelenmesi amacına uyarlanmıştır. Hâkim, bu yön-
temi somut davalara uygulama konusunda, herhangi bir yasama organının sahip ola-
bileceğinden çok daha fazla pratik deneyime sahiptir.
Bu durum, antik çağlardan bu yana kabul edilen bir gerçektir. Örneğin Roma Cumhuri-
yeti’nde, praetor, hâkime, hüküm verilecek davada antik Roma hukukunun (ius civile)
gereksinimlerinin karşılandığına dair kurgusal bir varsayımda bulunma emri verebil-
mekteydi. Böylelikle, yargısal uygulama ile yakın ilişki içinde hareket eden praetorlar,
tamamen yeni bir hukuk sistemi geliştirmişlerdir. Orta Çağ İngilteresi’nde de kısmen
benzer bir gelişim yaşanmıştır.