Page 52 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 52
1.4 Hukukçular Neden Özel Yorumlama Yöntemlerine İhtiyaç Duyarlar? 33
6. Hukuki Güvenlik. Demokrasi için kavramsal veya en azından nedensel hukuki gü-
venlik gereklidir (yukarıdaki bölüm 1.4.1). Öte yandan, hukuki güvenlik demokratik
değerlere belirli derecede saygı gösterilmesini gerektirir. Dolayısıyla hukuki güven-
lik, öngörülebilirlik ve diğer ahlaki hususlar arasındaki bir uzlaşmayı ifade etmekte-
dir. Ahlaki hususlar, demokrasinin temel değerlerini kapsar.
Hukuki kararlar, demokratik olarak seçilmiş yasama organına sadık olmalıdır. Bu
nedenle, hukukun kaynaklarına ilişkin İsveç doktrininde, hukuku yorumlayan bir kişinin
ahlaki görüşüyle çatışsa dahi kanun koyucuların hazırlık belgelerinde verdiği talimatları
dikkate almasını tavsiye etmektedir. Öte yandan, Avrupa’daki köklü hukuki güvenlik
geleneğinde, bir hâkimin kanunun lafzı ile ahlaki hususlar arasında makul bir uzlaşmaya
varması gerektiği varsayılmaktadır. Hazırlık belgeleri, karar verme sürecini tamamen
hâkimiyeti altına almamalıdır.
7. Kuvvetler Ayrılığı. Kuvvetler ayrılığı; hukuki güvenliği, hakları, özgür çoğunluk
kararlarını ve seçmenlerin çıkarlarının siyasi olarak temsil edilmesini teşvik eder.
Gücün tek elde toplanması, daima bireyin özgürlüğüne yönelik bir tehdittir. Meclis
dahi kamu gücünün tamamına sahip olmamalıdır. Dolayısıyla bağımsız mahkemeler,
nispeten bağımsız olan bir kamu hizmeti, devlet ile belediyeler arasındaki güç payla-
şımı vb., demokrasinin nedensel ve belki de aynı zamanda kavramsal bir koşulunu
oluşturmaktadır.
İsveç Anayasası (Regeringsformen (Yönetim Şekli), 1. kısmın 4. maddesi ve 6.
maddesi vb.), ilke olarak kuvvetler ayrılığını reddetmesine ve meclisi egemen halkın en
üst düzey temsilcisi olarak görmesine rağmen, mahkemelerin ve daha düşük bir ölçüde
devlet bürokrasisinin bağımsızlığını vurgulamaktadır. Meclis de dâhil olmak üzere hiç
kimse, mahkemelere somut bir davada kanunun nasıl yorumlanacağı konusunda talimat
veremez (11. kısmın 2. maddesi).
Peki neden kanunu ahlaki gereksinimlere uyarlamak için yargısal yorumlamayı kul-
lanıyoruz? Uyarlamayı sürekli değişen mevzuat üzerinden gerçekleştirmek daha iyi
olmaz mı? Bu soruna ilişkin olarak, aşağıdaki bölüm 1.4.1 ile karşılaştırın.
Mahkemelerin nispeten güçlü bir konuma sahip olması, kuvvetler ayrılığı sisteminin
önemli bir bileşenidir; örneğin idari bir işlemden etkilenen bir kişi, mahkemeye başvura-
bilmelidir. Genel mahkemeler, diğerlerinin yanı sıra, köklü bir bağımsızlık geleneğine
sahip olmaları nedeniyle, bu tür davaları karara bağlamak en uygun olan kurumdur. Mes-
leki beceri gibi diğer nedenler, özel idare mahkemelerinin kurulmasını destekleyici bir rol
oynarlar. Mahkemelerce kanunların anayasaya uygunluğunun incelenmesi, özel bir soruyu
ortaya çıkarmaktadır. İsveç Anayasası’nın Regeringsformen (Yönetim Şekli) bölümünün
11. kısmının 14. maddesinde, diğerlerinin yanı sıra, meclis veya hükûmet tarafından çıka-
rılan bir düzenlemenin, anayasaya açıkça aykırı olması durumunda, söz konusu düzenle-
menin hiçbir mahkeme veya makam tarafından görülmekte olan bir davada uygulanama-
yacağı hükme bağlanmıştır. Ancak özel yetkili bir İdare Mahkemesinin hem bağımsızlık
hem de mesleki beceri açısından daha iyi bir çözüm olup olmayacağı merak edilebilir.
Partiler, sendikalar, işletmeler vb. çeşitli sivil toplum kuruluşlarının, tamamı çoğun-
luk ilkesine göre örgütlenmemiş olsa bile güçlü bir konuma sahip oldukları savunulabi-
lir (yine çeşitli kuvvetler ayrılığı kuramları ile ilgili olarak, örneğin Eikema Hommes,
44; Felsefe Ansiklopedisi, cilt 2, 340 ile karşılaştırın).