Page 232 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 232
HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ
4.5. Gerekçelendirme Kuralları
(4.1) – (4.6) ile sadece pratik söylemlerde kullanılabilecek argüman
kalıpları ortaya konmuştur. Pohpohlama, suçlama ve tehdit etme gibi
yollara başvurmak yerine bu kalıplarla tartışmak dahi rasyonalite açı-
sından bir kazançtır. Her türlü normatif ifade ve kural bu kalıplarla ge-
rekçelendirilebilir. Bu nedenle bu kalıplarla yürütülen gerekçelendir-
meler için kurallar aramaya devam edilmelidir.
4.5.1. Genellenebilirlik İlkesinin Çeşitleri
İlk önemli kural topluluğu, genellenebilirlik ilkesinin farklı görü-
72
nümlerinden oluşmaktadır. Yukarıda yer alan tartışmalara uygun ola-
rak, genellenebilirlik talebinin üç yorumu burada ayırt edilmelidir:
73
Hare’in yorumu, Habermas’ın yorumu ve Baier’in yorumu.
72 Bu kurallar esasen daha önce değinilen kurallarla gerekçelendirilebilirler. Onla-
rın kurallar kanonuna dahil edilmemelerinin bir nedeni olarak bu gösterilebilir.
Bununla birlikte, amaca uygunluk tartışmaları da en azından böyle bir eklemeyi
destekler.
73 Singer’ın daha önce birçok kez değinilmiş olan genellenebilirlik argümanına bu-
rada yer verilmemiştir (bkz. yukarıda S. 120 vd.). Bunun sebebi şudur: Genelle-
nebilirlik argümanının başka ilkelere dayandırılabileceği oldukça kesindir. Sin-
ger bunu evrenselleştirilebilirlik ilkesi (1.3’) ile birlikte (4.2)’nin olumsuz bir
türü olarak görülebilecek “sonuçlar ilkesi (principle of consequences)”nden tü-
retir (M. G. Singer, Generalization in Ethics, S. 63 vd.). Hoerster bunu “adalet
ilkesi” ile gerekçelendirmektedir. Singer’ın çıkarımının savunulabilir olması du-
rumunda, bu amaç için (4.2)’nin daha fazla detaylandırılması gerekecek olsa da
burada zaten yer alan kurallara ve kalıplara dayandırılabilir. Hoerster’ın adalet
ilkesi, “birkaç kişi tarafından yürütülen bir girişimin ürünlerinden yararlanmak,
ancak bu girişimle zorunlu olarak bağlantılı olan borçları veya fedakarlıkları di-
ğerlerinin üzerine yıkmak ahlaksızlıktır” der (M. G. Singer, a.g.e., S. 112). Böyle
bir hareket tarzının pratik bir söylemde kabul görmeyeceğini destekleyen birçok
emare bulunmaktadır. Dolayısıyla Singer’ın argümanın hem Singer’ın hem de
Hoerster’ın ileri sürdüğü gerekçelendirme söz konusu olduğunda, genel pratik
söylemin kuralları ve kalıpları veya koşulları tarafından içerildiği kabul edilebi-
lir. Bu durum, Singer’ın argümanını burada özetlenen kurallar kanonuna dahil
etmeyi gerekli göstermez. Yine de bu argümanı daha geliştirilmiş bir söylem te-
orisine dahil etmek kuşkusuz oldukça faydalı olacaktır.
230